Yurtdışından Sağlanan Nakdi Kredilerde Yurda Gelen Döviz Cinsinin Kredi Sözleşmesinden Farklı Olması Halinde KDDF ve Raporlama Yükümlülükleri
Türk Parası Kıymetini Koruma (TPKK) Hakkında 32 Sayılı Karar’ın 17/a maddesi hükmü çerçevesinde, Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından nakdi kredi temin etmeleri, bu kredileri bankalar aracılığıyla kullanmaları kaydıyla serbest bulunmaktadır. Söz konusu kredi kullanımları için borçlu firmaların, kredinin vadesi, faiz oranı ve benzeri bilgileri içeren kredi sözleşmeleri ile kullanıma aracılık eden bankalara başvurmaları gerekmektedir. Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları döviz kredilerinde vadeye göre değişen oranlarda kredi tutarı üzerinden, Türk Lirası (TL) kredilerde ise vadeden bağımsız olarak tahakkuk eden faizler üzerinden Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF) kesintisi yapılması gerekmektedir.
Söz konusu kredilere bankalarca aracılık edilmesine ilişkin hükümlerin yer aldığı 02.01.2002 tarih 2002/YB-1 sayılı TCMB Sermaye Hareketleri Genelgesi uyarınca da, Yabancı Para (YP) veya TL üzerinden yapılan sözleşmeler kapsamında yurt dışından sağlanan kredilere ait döviz alışlarının, kullanıma aracılık eden bankalarca bir defada yapılarak, borçlu firmalarca ibraz edilen sözleşmeler kapsamında TCMB’ye raporlanması gerekmektedir.
Son zamanlarda firmaların yurtdışından temin ettikleri nakdi krediler kapsamında yurda getirilen döviz cinsinden farklı bir döviz cinsi veya TL üzerinden düzenlenmiş sözleşmelerin bankalara ibraz edilmeye başlanması, kredi sözleşmeleri ile yurda gelen döviz cinslerinin farklı olduğu yurt dışından sağlanan nakdi kredi işlemlerinde, hangi döviz cinsinin KKDF yükümlülüğü ve TCMB raporlamalarına temel teşkil edeceği konusunda bankalar arasında tereddütler oluşması üzerine Türkiye Bankalar Birliği tarafından ilgili kamu otoritelerine başvuru yapılmıştır.
Konuyla ilgili TCMB’den alınan 16.02.2015 tarihli cevap yazısında, yurtdışından sağlanan krediye ilişkin sözleşmedeki döviz cinsi ile yurda gelen döviz cinsinin farklı olduğu durumlarda, Türkiye’deki aracı bankanın muhabir hesabına alacak kaydedilen döviz cinsi üzerinden kullanım tutarının TCMB İstatistik Genel Müdürlüğü Ödemeler Dengesi Müdürlüğü’ne bildirilmesi gerektiği görüşü verilmiştir.
Diğer taraftan, kredi sözleşmeleri ile yurda gelen döviz cinsinin farklı olduğu yurtdışından sağlanan nakdi kredi işlemlerinde hangi döviz cinsinin KKDF yükümlülüğüne temel teşkil edeceği konusunda Maliye Bakanlığı’nın 25.06.2015 tarihli yazısı ile verilen görüşte; bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları kredilere ilişkin KKDF hesaplamasında kredi sözleşmesinde yer alan para biriminin esas alınması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, TL kredilerden geri ödemesi döviz cinsinden olanların KKDF açısından döviz kredisi olarak değerlendirilmesi ve bu kapsamda KKDF kesintisine tabi tutulması gerektiği açıklaması yapılmıştır. TBB’nin, kredi sözleşmesine göre Türk Lirası olarak borçlanılmış olan (kur riski ve faiz oranı bakımdan da yükümlülüklerin TL para birimi ile tekemmül ettiği) kredilere, salt geri ödeme para biriminin yabancı para olmasından dolayı, yabancı para borçlara uygulanan KKDF oranlarının uygulanması hususunun açıklığa kavuşturulması amacıyla Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’na yaptığı 17.09.2015 tarihli başvuruya, anılan bakanlıktan alınan 07.04.2016 tarihli cevap yazısında; konuyla ilgili TCMB’nin “… banka ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları TL kredilerden geri ödemesi döviz olanların KKDF açısından döviz kredisi olarak değerlendirilmesinin uygun olacağı …” görüşünün bulunduğu, Gelir İdaresi Başkanlığı’na yansıyan çeşitli olaylardan da, yürürlükteki kambiyo mevzuatı çerçevesinde yurt dışından TL olarak kullanılan kredilerin geri ödemelerinin döviz olarak yapılmasının mümkün olması ve TL üzerinden yapılan kısa vadeli yurt dışı borçlanmalarda KKDF maliyetinin daha az olması nedenleriyle şirketler tarafından yurt dışından Türk Lirası borçlanılıp kredi geri ödemelerinin döviz olarak yapılmasının talep edildiği, böylelikle KKDF ödemesinden kısmen kaçınılmaya çalışıldığının anlaşıldığı belirtilerek yurt dışından alınan TL kredilerden ödemesi döviz olanların KKDF açısından döviz kredisi olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
01.01.2013 tarih ve 28515 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Bazı Vergi Kanunlarında Yer Alan Tevkifat Nispetleri, Damga Vergisi ve Harç Oranları ile Bazı Mal ve Hizmetlere Uygulanan Çeşitli Vergi, Fon ve Kesintilere İlişkin Oran ve Tutarların Tespit Edilmesine Dair” 24.12.2012 tarih ve 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurtdışından sağladıkları döviz ve altın kredilerinde (fiduciary işlemler hariç) KKDF kesintisi oranları aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir.
i) Ortalama vadesi 1 yıla kadar olanlarda %3,
ii) Ortalama vadesi 1 yıl (1 yıl dahil) ile 2 yıl arasında olanlarda %1,
iii) Ortalama vadesi 2 yıl (2 yıl dahil) ile 3 yıl arasında olanlarda %0,5,
iv) Ortalama vadesi 3 yıl (3 yıl dahil) ve üzerinde olanlarda %0.
Buna göre bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurtdışından sağladıkları nakdi kredilerde kredi sözleşmesindeki döviz ile yurda fiilen gelen dövizin farklı olduğu durumlarda KKDF kesintisi için kredi sözleşmesinde yer alan para birimi esas alınırken, bankaların bu kredilerle ilgili TCMB’ye yapacakları istatistiki raporlamalarda yurda fiilen gelen döviz cinsinin esas alınması gerekmektedir.
Saygılarımızla,
PROCOMPLIANCE