Yurtdışı Yerleşik Kurumlarda Yapılabilecek Foreks İşlemlerine SPK Duyurusu
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)’nun 24.02.2017 tarihli ve 2017/7 sayılı Bülteni’nde yayımlanan Kurul’un 24.02.2017 tarihli ve 8/297 sayılı Kararı ile aşağıdaki kamuoyu duyurusu yapıldı:
KAMUOYUNUN DİKKATİNE
Kamuoyunda yaygın olarak foreks diye bilinen kaldıraçlı alım satım işlemlerinin yurtdışında yerleşik herhangi bir kuruluş nezdinde hesap açılması suretiyle yapılması durumunda, bu işlemlerin yatırımcıların korunmasına yönelik Kurulumuzca yapılan herhangi bir düzenlemeye tabi olmadığı, Yatırımcıları Tazmin Merkezinin koruması kapsamında yer almadığı ve ilgili ülke mevzuatına tabi olduğu, bunun ötesinde söz konusu faaliyetleri herhangi bir otoriteye tabi olmaksızın lisanssız olarak yürüten kuruluşlarda işlem yapılması halinde hak aranması imkânının da söz konusu olamayacağı hususlarının yatırımcılar tarafından dikkate alınması önem arz etmektedir.
Diğer taraftan 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 99 uncu maddesi ile III.37.1 sayılı “Yatırım Hizmetleri ve Faaliyetleri ile Yan Hizmetlere İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ”in 11 inci maddesi kapsamında, yurt dışında yerleşik herhangi bir kuruluşun kaldıraçlı alım satım işlemlerine yönelik faaliyetlerinin yatırımcılara tanıtılması, sözleşme akdedilmesine aracı olunması ve sözleşme yapmak isteyen tarafların bir araya getirilmesi faaliyetlerinin Kurulumuzca izinsiz sermaye piyasası faaliyeti kapsamında değerlendirileceği hususunun hatırlatılmasında fayda görülmektedir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Peki bu duyuru ne anlama geliyor?
Bilindiği gibi SPK, 10 Şubat 2017 tarihli Resmi Gazete‘de yayımladığı “Yatırım Hizmetleri ve Faaliyetleri ile Yan Hizmetlere İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ III-37.1’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (III-37.1.b)” ile yaptığı değişiklikle kaldıraçlı işlemlerde (foreks işlemleri) hesap açılışı sırasında yatırılacak başlangıç teminat tutarını 20.000,-TL’den 50.000,-TL’ye çıkarırken kaldıraçlı işlemlerde pozisyonun ilk açıldığı sırada uygulanacak kaldıraç oranını da tüm işlemler için 10:1 olarak belirlemişti (Detaylar için 12 Şubat 2017 tarihli yazımıza bakınız)
Bu değişiklik kaldıraçlı işlemlerin küçük yatırımcı için cazibesini azaltılırken aracı kurumların işlem hacimlerini de olumsuz yönde etkileyecek bir düzenleme ortaya çıkmıştı. Bu değişiklik sonrasında yazılı ve görsel medyada yapılan yorumlarda işlemlerin kolayca yurt dışına kayabileceği ve bundan tüm bir sektörün olumsuz yönde etkileneceği, çok sayıda lisanslı personelin işsiz kalacağı belirtildi.
SPK, yukarıdaki duyurusu ile bu değişiklik sonrası yurt dışı kurumlara kayacak kaldıraçlı işlemlerle ilgili yatırımcılara ilgili mevzuata ilişkin bir hatırlatma yapmış oluyor.
SPK’nın “III-37.1 sayılı Yatırım Hizmetleri ve Faaliyetleri ile Yan Hizmetlere İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ” (Tebliğ)’ine göre yatırım kuruluşları, kaldıraçlı işlemlerde yurt dışı yerleşik kuruluşlar adına emir iletimine aracılık ve işlem aracılığı faaliyetini yürütememektedirler (md. 11 ve 16).
Dolayısıyla, Türkiye’de yerleşik aracı kurumların, emir iletimine aracılık faaliyeti tanımı içerisinde yer alan, yurt dışında yerleşik yetkili foreks kuruluşlarının hizmet ve faaliyetlerini yatırımcılara tanıtmaları, sözleşme akdedilmesine aracı olmaları, sözleşme yapmak isteyen tarafları komisyon karşılığında bir araya getirmeleri gibi faaliyetler yasal mevzuat çerçevesinde mümkün değildir.
Ancak, III-37.1 sayılı Tebliğ’in 9 uncu maddesi 1 inci fıkrası uyarınca Türkiye’deki yerleşik kişilere yönelik tanıtım, reklam ve pazarlama gibi faaliyetlerde bulunulmaması şartıyla, yatırım kuruluşları da dahil Türkiye’de yerleşik kişilerin tamamen kendi inisiyatifleri doğrultusunda, yurt dışında yerleşik finansal kuruluşlardan aldıkları her türlü yatırım hizmet ve faaliyeti ile bu kuruluşlar nezdinde açtıkları hesaplar, söz konusu hesaplara gönderilen nakit ve diğer kıymetler ile bu hesaplar üzerinden gerçekleştirdikleri işlemler söz konusu Tebliğ’in kapsamı dışında bulunmaktadır. Dolayısıyla Türkiye’de yerleşik kişilerin tamamen kendi inisiyatifleri doğrultusunda yurt dışında yerleşik foreks işlemi yapan kuruluşlarda hesap açmaları, bu hesaplara para transferi gerçekleştirmeleri ve bu hesaplar üzerinden foreks işlemleri yapmaları yasal olarak mümkündür. Yeter ki yurt dışında kurulu foreks kuruluşu Türkiye’de yerleşik bu kişilere yönelik tanıtım, reklam gibi aktif pazarlama faaliyetlerinde bulunmasın.
SPK Tebliği’ndeki bu serbesti “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar”ın aşağıdaki hükümleri ile de uyumlu bulunmaktadır.
Türk parası
Madde 3-
a) Türk parası ve Türk parasıyla ödemeyi sağlayan belgelerin yurda ithali ile aşağıda belirlenen esaslar çerçevesinde ihracı serbesttir.
i) Türkiye’de yerleşik kişiler ile, dışarıda yerleşik kişiler, bankalar vasıtasıyla yurtdışına serbestçe Türk parası gönderebilirler.
….
Döviz
Madde 4-
a) Türkiye’ye döviz ithali serbesttir.
b) Türkiye’de yerleşik kişilerin beraberlerinde döviz bulundurmaları, bankalar, yetkili müesseseler, PTT, kıymetli maden aracı kuruluşları ile yurt dışında döviz alım satımına yetkili kuruluşlardan döviz satın almaları ve bunlara döviz satmaları, dövizleri bankalarda açacakları döviz hesaplarında tutmaları, efektif olarak kullanmaları, bankalar vasıtasıyla yurt içinde ve yurt dışında tasarruf etmeleri serbesttir.
….
e) Türkiye’de yerleşik kişiler ile dışarıda yerleşik kişilerin, bankalar vasıtasıyla yurtdışına döviz transfer ettirmeleri serbesttir. Bakanlık yurtdışına döviz transferi yapılabilecek diğer kuruluşları belirlemeye yetkilidir.
Kişisel sermaye hareketleri
MADDE 14 – (1) Türkiye’de ve dışarıda yerleşik gerçek kişilerin, bankalar aracılığıyla kişisel sermaye hareketlerine ilişkin yurtdışından yurtiçine ve yurtiçinden yurtdışına yapacakları transferler serbesttir. Kişisel sermaye hareketlerinin kapsamı Bakanlıkça belirlenir.
SPK, son kararı ile kendi inisiyatifleri doğrultusunda yurt dışı kurumlarda hesap açarak bu hesaplar üzerinden foreks işlemleri yapmaya devam edecek kişileri bu işlemlerin yatırımcıların korunmasına yönelik SPK’ca yapılan herhangi bir düzenlemeye tabi olmadığı, Yatırımcıları Tazmin Merkezi’nin koruması kapsamında yer almadığı ve ilgili ülke mevzuatına tabi olduğu, bunun ötesinde söz konusu faaliyetleri herhangi bir otoriteye tabi olmaksızın lisanssız olarak yürüten kuruluşlarda işlem yapılması halinde hak aranması imkânının da söz konusu olamayacağı konusunda uyarmış oluyor ve yatırımcıların yurt dışında gerçekleştirecekleri işlemlerde bu risklerin farkında olmalarına dikkat çekiyor.
Öte yandan, III-37.1 sayılı Tebliğ’in 9 uncu maddesinin 2 nci fıkrasında, yurt dışında yerleşik kuruluşlar tarafından, Türkiye’de iş yeri açılması, Türkçe internet sitesi oluşturulması, sunulan yatırım hizmet ve faaliyetlerine ilişkin olarak Türkiye’de yerleşik kişi ya da kurumlar aracılığıyla ve/veya doğrudan tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinde bulunulması durumlarından herhangi birinin varlığı halinde faaliyetlerin Türkiye’de yerleşik kişilere yönelik tanıtım, reklem ve pazarlama faaliyetleri olduğunun kabul edileceği ve ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağı belirtiliyor. Burada kastedilen ilgili mevzuat hükümleri ise izinsiz sermaye piyasası faaliyetine yönelik mevzuat hükümleri olacaktır.
Diğer taraftan, bu konuda bankacılık mevzuatında da benzer hükümler bulunuyor.
BDDK’nın yayınladığı “Bankaların İzne Tabi İşlemleri ile Dolaylı Pay Sahipliğine İlişkin Yönetmelik”in 9 uncu maddesinin 9, 10 ve 11 inci fıkralarında;
(9) Bankaların, kıyı bankacılığı bölgesindekiler dahil yurt dışında kurulu iştirakleri veya finansal kuruluşlar adına yurt içinde yerleşik kişilerden mevduat veya katılım fonu kabulü amacıyla; formülerler bulundurmaları, münhasıran bu iş için personel istihdam etmeleri, bu iştirakler veya başka mali kurumlar adına toplanacak mevduat veya katılım fonu üzerinden personele ücret, komisyon, prim ve benzeri adlar altında para ödemek veya personele bu iştiraklerin reklam ve propagandasını yaptırmak suretiyle müşterilerini yurt dışındaki iştiraklerine yönlendirmeleri, bu ve benzeri yöntemler kullanarak yurt dışında kurulu iştirakleri veya başka mali kurumlar adına mevduat veya katılım fonu toplamaları, Kanunun 150 nci maddesi hükmü kapsamında izinsiz faaliyette bulunma sayılır.
(10) Türkiye’de kurulu bankalar, mevduatı veya katılım fonunu kıyı bankacılığı dahil yurt dışındaki şubelerine, yabancı bankaların Türkiye’de faaliyet gösteren şubeleri ise bağlı bulundukları gruba ait şube veya diğer mali kurumlara yönlendirmek amacıyla yukarıda belirtilen işlemleri yapamazlar.
(11) Bankaların kıyı bankacılığı bölgeleri de dahil yurt dışındaki şubeleri ve iştirakleri mevduat cüzdanı ve ilgili evrakın düzenlenmesi işlemlerini faaliyette bulundukları ülkede yapmak zorundadır. Söz konusu şube veya ortaklıklar adına hiç bir şekil ve surette yurt içinde cüzdan ve evrak düzenlenemez veya verilemez.
hükümleri bulunuyor.
Buna göre, aynı SPK mevzuatında olduğu gibi Türkiye’de kurulu bankaların, yurt dışında kurulu şube ve iştiraklerinin ve diğer kurumların reklam ve propagandalarını yapmaları ve müşterilerini bu kurumlara yönlendirmeleri izinsiz faaliyet kapsamına giriyor. Ancak, mevduat müşterilerinin kendilerine aktif bir pazarlama faaliyeti ve yönlendirme yapılmaksızın tamamen kendi inisiyatifleri doğrultusunda yurt dışı kurumlarda mevduat hesabı açmaları ve bu hesaplara para transfer etmelerinde 32 sayılı Karar ve Bankacılık Kanunu açısından bir sakınca bulunmuyor.
Saygılarımızla,