Türkiye’nin AB Finans Mevzuatı Açısından Eşdeğer Üçüncü Ülke Listesine Alınması Hk. BDDK Açıklaması
Türkiye, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun 16 Aralık 2014 tarihli Resmi Gazetesi’nde yayımlanan 12 Aralık 2014 tarih ve 908 sayılı kararı ekinde yer alan AB Finans Mevzuatı açısından “eşdeğer üçüncü ülke” listesinde yer almamış ve Türkiye’nin, Avrupa Birliği’nce bu listeye alınmamasının bankalarımız üzerinde yaratacağı olası finansal etkilere 23 Şubat 2015 tarihinde yayımladığımız yazımızda değinmiştik.
Bu konudaki ilk kararın yayımlanmasından yaklaşık iki yıl sonra AB Komisyonu’nun aldığı 20 Aralık 2016 tarihli ve 2016/2358 sayılı kararı ile Türkiye’deki kredi kurumları da düzenleme ve denetim altyapısı bakımından AB Finans Mevzuatına denkliği kabul edilen “eşdeğer üçüncü ülke” listesine alındı. AB Komisyonu’nun bu kararı alması ve ülkemiz bankacılık sektörünü de düzenleme ve denetim altyapısı bakımından kendi mevzuatına eşdeğer kabul etmesinde en büyük etken, ülkemizin Basel Bankacılık Denetim Komitesi (Basel Komitesi) tarafından 2015 yılı son çeyreğinde başlatılan ve 15 Mart 2016 tarihinde yapılan basın açıklaması ile tamamlanan Düzenleme Tutarlılığı Değerlendirme Programı (RCAP – Regulatory Consistency Assessment Programme)’ndan en yüksek derece olan “uyumlu” notunu alarak çıkması etkili oldu. Türkiye’nin BASEL III uyumunun teyit edildiği söz konusu RCAP Değerlendirme Raporu’nu 15 Mart 2016 tarihinde yayımladığımız yazımıza konu etmiştik.
BDDK, AB Komisyonu’nun ülkemiz bankacılık sektörünün düzenleyici ve denetleyici çerçevesini kendi mevzuatı ile eşdeğer kabul etmesine ilişkin aldığı karar ile ilgili bir basın açıklaması yayımladı. BDDK’nın bu konuda yayımladığı 29.12.2016 tarihli ve 2016/11 sayılı basın açıklamasında, söz konusu AB Komisyonu kararı ile;
-
AB bankalarının Türkiye Cumhuriyeti merkezi yönetimi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile ülkemiz bankalarından alacaklarına ilişkin olarak eşdeğer ülke sayılmamamız nedeniyle uyguladıkları yüksek risk ağırlıklarının eşdeğer ülkelere uygulanan risk ağırlıkları düzeyine ineceği,
- Ana ortaklığı AB ülkeleri olan bankalarımız, eşdeğer ülke sayılmamamız nedeniyle konsolidasyon sürecinde risk ağırlıklandırmaya ilişkin avantajlı uygulamalardan faydalanamadıkları için olumsuz etkilenmekteyken karar sonrası bu olumsuzlukların ortadan kalkacağı, bahse konu bankaların Türkiye’de iştirak sahibi olmaktan kaynaklı sermaye maliyetlerinde düşüş söz konusu olabileceği,
-
AB’de faaliyet gösteren bankalarımızın Türkiye’ye olan yatırımlarındaki bazı risk ağırlıklarının düşecek olmasına dayalı olarak bu bankalar açısından sermaye maliyeti avantajı doğabileceği
vurgulandı. Açıklamada ayrıca, söz konusu karar doğrultusunda, ülkemiz bankalarının AB ülkelerinden temin edebileceği fonlar açısından kaynaklara ulaşım ve maliyet avantajı sağlaması gibi faydalar beklendiği; bunların yanısıra, daha önce Basel Komitesi’nce gerçekleştirilen Düzenleme Tutarlılığı Değerlendirme Programı (RCAP) sonuçlarına benzer şekilde bu Uygulama Kararının da ülkemizin bankacılık düzenleme ve denetleme çerçevesinin uluslararası standartlara tam uyumlu olduğunu teyit ettiği ifade edildi.
BDDK’nın 29.12.2016 tarihli Basın Açıklaması’nın tam metni aşağıda yer alıyor.
Saygılarımızla,
BDDK’NIN 29.12.2016 TARİHLİ VE 2016/11 SAYILI BASIN AÇIKLAMASI