Türkiye’de Yerleşik Şirketlerin Grup Şirketlerine ait Mevduatı Teminat Vererek Yurtiçi Döviz Kredisi Kullanmaları Mümkün mü?
16.06.2009 tarih ve 27260 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanan “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair 15.06.2009 tarih ve 2009/15082 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı“ ile yapılan değişikliklerle bankalarca yurt içinde yerleşik kişilere tutar ve vade sınırlaması olmaksızın, yurt içi şubelerde bulunan döviz hesaplarındaki mevduat ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’na (OECD) üye ülkelerin merkezi yönetimleri ile merkez bankalarınca ya da bunların kefaleti ile ihraç edilen yabancı para menkul kıymetlerin teminata alınması suretiyle döviz kredisi kullandırılması mümkün kılınmıştır.
32 sayılı Kararın ilgili maddesi (Kararın 17 nci maddesinin (b) fıkrasının (vi) bendi);
“b) Türkiye’de yerleşik kişiler aşağıda belirtilen şekillerde döviz kredisi açabilirler.
…
vi) Teminat olarak alacakları Türkiye’deki şubelerinde bulundurulan döviz ve/veya Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatına (OECD) üye ülkelerin merkezi yönetimleri ile merkez bankalarınca ya da bunların kefaletiyle ihraç edilen yabancı para menkul kıymet tutarını geçmemek üzere Türkiye’de yerleşik kişilere ticari ve mesleki amaçlı kullandıracakları döviz kredileri,”
hükmünü içermektedir.
Hazine Müsteşarlığı bu madde ile 23.07.2009 ve 15.02.2011 tarihli yazılarında verdiği görüşlerde; yurtiçi bankalar veya şirketler tarafından ihraç edilen Eurobondların, yurtdışı bankalardan alınan döviz üzerinden düzenlenmiş kontrgarantilerin, firmaların altın depo hesaplarının, diğer bankalar nezdinde bulunan döviz tevdiat hesaplarındaki mevduatın, üçüncü kişilere ait döviz mevduatının madde kapsamında kullandırılacak kredilerde teminat olarak alınmasının mümkün olmadığını belirtmişti.
Aradan geçen süre içerisinde banka müşterilerinden krediyi kullanacak firmaların gerçek veya tüzel kişi ortakları veya grup firmalarının mevduatları teminat olarak alınıp yukarıdaki kapsamda döviz kredisi kullandırılmasına ilişkin alınan taleplerin artmaya başlaması üzerine, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) tarafından grup firmaları veya firmaların ortaklarının da üçüncü kişi olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceği ve bu kurala aynı risk grubunda yer alan gerçek ve tüzel kişiler açısından istisna getirilmesinin mümkün olup olmadığı hususunda tekrar Hazine Müsteşarlığı’nın görüşüne gidildi.
Hazine Müsteşarlığı konu ile ilgili TBB’ye gönderdiği 28.04.2015 tarihli cevap yazısında, daha önceki yıllarda verdiği görüşlerle paralel şekilde 32 sayılı Karar’ın 17 nci maddesinin b/vi bendi çerçevesinde kullandırılan krediler kapsamında üçüncü kişilere ait döviz mevduatının teminat olarak dikkate alınmasının mümkün olmadığını tekrar belirtti.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 49 uncu maddesi uyarınca “risk grubu”, akrabalık, ortaklık ve idari yapı, mali etki gibi çeşitli faktörler gözönüne alındığında kredi tahsisi ve kredi sınırlarının izlenmesi açısından tek bir mali bünye olarak değerlendirilen gerçek ve tüzel kişileri ifade etmekle birlikte aynı risk grubunda yer alan gerçek ve tüzel kişiler hukuki anlamda bağımsızlıklarını korumakta ve ayrı hukuki kişilikleri bulunmaktadır.
Bu çerçevede, aynı risk grubunda yer alan iki firmadan birinin banka nezdindeki mevduatı, hukuken diğer firma açısından üçüncü kişinin mevduatı olarak değerlendirilmelidir. Bu açıdan da, 32 sayılı Karar’ın 17 nci maddesinin b/vi bendi çerçevesinde kullandırılan krediler kapsamında krediyi kullanacak firmaların gerçek veya tüzel kişi ortakları veya grup firmalarının mevduatları teminat olarak alınıp döviz kredisi kullandırılması mevcut mevzuat çerçevesinde mümkün bulunmamaktadır. Bunun mümkün olabilmesi için 32 sayılı Karar’ın ilgili maddesinde bir mevzuat değişikliği gerekmektedir.
Saygılarımızla,
PROCOMPLIANCE