SPK’nın Pay Tebliği (VII-128.1)’nde Yaptığı Değişiklikle Halka Arz Edilecek Şirketlere Sınırlama Getirildi
VII-128.1.a sayılı Pay Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ) 27.02.2015 tarihli ve 29280 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Tebliğ değişikliği ile iki önemli konuya açıklık getirilmiştir.
İlk olarak paylarını ilk defa halka arz edecek şirketler için bir kıstas getirilmiştir. Daha önce borsada işlem görmek üzere halka açılmak isteyen şirketler için her hangi bir sınırlama bulunmamaktaydı. Ancak İstanbul Borsası kendi piyasalarında işlem görecek paylara ilişkin olarak kotasyon yönetmeliğinde, bunları ihraç edecek şirketlerin özsermayesi, karlılığı gibi konularda alt sınırlar koyarak borsada işlem görecek payların sağlıklı bir yapıya ait olması yönünde düzenlemelere sahipti.
Paylarının borsada kote olmasını talep etmeyen şirketler ise işbu değişikliğe kadar halka çağrıda bulunmak suretiyle satış yapmak konusunda her hangi bir sınırlamaya tabi değillerdi.
VII-128.1.a sayılı Pay Tebliği’nde Değişiklik ile payları ilk defa halka arz edilecek veya borsada işlem görecek Ortaklıkların Kanun Kapsamından Çıkarılması ve Paylarının Borsada İşlem Görmesi Zorunluluğuna İlişkin Esaslar Tebliği (II-16.1)’nin 8’inci maddesinin birinci fıkrasında sayılan Kanun kapsamından çıkma şartlarını taşımaması gerektiği hükme bağlanmıştır. Buna göre payları ilk defa halka arz edilecek veya borsada işlem görecek olan ortaklıklar için, Kurul düzenlemelerine uygun olarak hazırlanmış ve özel bağımsız denetimden geçmiş başvuru tarihinden önceki son iki yıla ait finansal tablolar itibarıyla;
- a) Aktif toplamı en az on milyon Türk Lirası olması,
- b) Net satış hasılatının en az beş milyon Türk Lirası olması,
- c) Tescil edilmiş sermayesi ile kanuni yedek akçeler toplamının tamamının karşılıksız kalmamış olması,
gerekmektedir.
SPK’nın bu düzenleme ile aslında geçen yıllarda başarısız bir şekilde sonuçlanan halka arz seferberliğini bitirmekle uyumlu ve tutarlı bir karar aldığını söylemek mümkün.
Küçük şirketlerin büyüklerine nazaran manipülasyona daha açık tahtalara sahip oldukları da göz önüne alındığında, küçük şirketlerin gözetimi ve denetimine daha az kamu kaynağı harcanması ve kaynakların tasarruflu kullanılmasını teminen SPKn’nun 33. maddesinde Kurul’a bilanço ve sermaye büyüklüğü, faaliyetlerinin devamlılığı, ortak olmanın belirli özellikleri taşıyan kişilerle sınırlı tutulması, sermayenin ortaklar arasındaki dağılımı gibi şartların varlığı hâlinde resen Kanun kapsamında çıkarma yetkisi tanınmıştı. Bu yetki ile paralel şekilde Kurul, resen Kanun kapsamından çıkarma hakkına sahip olduğu işletmelerin halka açılmasını önleyerek tutarlı bir düzenlemeye gitmiştir.
Diğer taraftan yukarıdaki kriterleri sağlamayan küçük şirketler için paylarını nitelikli yatırımcılara satış yoluyla sermaye piyasasından fon temin etmenin önünde bir engel bulunmamaktadır. Anılan düzenleme ile sermaye piyasasında pay satışı veya bu piyasadan fon temini için değil halk ile ortak olabilmek için asgari kriterler getirilmektedir.
Tebliğ değişikliği ile getirilen ikinci konu ise halka açık ortaklıkların yapacakları sermaye artırımlarında ortaya çıkan nakit sermaye koyma borcu ile ilgilidir.
Kimi ortakların halka açık şirketi desteklemek için şirkete varlık satışı nedeniyle doğan alacaklarını tahsil etmemeleri ekonomik hayatta sık rastlanan bir durumdur. Ancak son dönemlerde halka açık şirketlerin büyük ortaklara sorumsuzca borçlandırılması neticesinde büyük ortakların sermaye artırımlarına nakit para koymadan katılması, halk ortaklar ile büyük ortaklar arasında bir eşitsizliğe yol açmaktaydı. Bu anlamda SPK tam ve nakden ödeme ilkesi ve ortaklar arasında eşit işlem prensibi doğrultusunda halka açık şirkete konulacak sermayenin mutlaka ölçülebilir ve birbirinin aynısı olan değerler (nakit) ile yapılmasını bir kez daha vurgulamıştır.
Tebliğ’in önceki halinde sermaye borcunun ortaklığa nakit dışındaki varlık devrinden kaynaklanan borçlarına mahsuben yerine getirilmemesinin esas olduğu ifadesi yer almakla birlikte bu yönde bir sermaye artımının yapılması yine de mümkündü. Sermaye koyma borcunun ortaklığa nakit dışındaki varlık devrinden kaynaklanan borçlara mahsup edilmek suretiyle yerine getirilmesinin planlanması durumunda, işlemin II-23.1.a sayılı Önemli Nitelikteki İşlemlere İlişkin Ortak Esaslar ve Ayrılma Hakkı Tebliği hükümleri çerçevesinde önemli nitelikte işlem sayıldığından hareketle, genel kurulca onaylanması ve borca mahsuben sermaye koyacak ortakların pay alım teklifinde bulunulması şartları bulunmaktaydı. Ancak bu şartların yerine getirilmesi sonrasında nakit dışı varlıkların devri nedeniyle şirketten alacaklı olan ortakların bu alacaklarından vazgeçmeleri suretiyle (borca mahsuben) sermaye artırımına katılmalarına izin veriliyordu.
27.02.2015 tarihli ve 29280 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tebliğ değişikliği ile bu imkan ortadan kalkmış, sermaye koyma borcunun, ortaklığa nakit dışındaki varlık devrinden kaynaklanan borçlarına mahsuben yerine getirilemeyeceği açık olarak hükme bağlanmıştır. Hatta aynı tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Önemli Nitelikteki İşlemlere İlişkin Ortak Esaslar ve Ayrılma Hakkı Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile bu işlem önemli nitelikte işlemler arasından da çıkarılmıştır.
Özetlemek gerekirse SPKn’nun 12’inci maddesinde belirtildiği üzere ihraç olunan payların bedellerinin tamamen ve nakden ödenmesi şarttır. Bu hükmü dolaşmak anlamına gelecek uygulamalar kesin olarak yasaklanmıştır.
Hayırlı olmasını diliyoruz.
PROCOMPLIANCE