Risk Merkezindeki Olumsuz Kayıtların Dikkate Alınmaması ve KGF’ye Kaynak Aktarımına İlişkin Kanun Değişikliği Yayımlandı
Bankacılık Kanunu’nun “Kredilerin İzlenmesi” başlıklı 52 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları “Bankalar, kredileri nedeniyle maruz kalınacak riskleri ölçmek, karşı tarafın malî gücünü düzenli olarak analiz etmek ve izlemek, gerekli bilgi ve belgeleri temin etmek ve bunlara ilişkin esasları belirlemek zorundadır. Kredi müşterileri bu çerçevede konsolide ve konsolide olmayan bazda istenilen bilgi ve belgeleri bankalara vermekle yükümlüdür. … Bu maddenin uygulanmasıyla ilgili usûl ve esaslar Kurulca belirlenir.” hükümlerini amirdir. Bu hükümlere istinaden yürürlüğe konulan “Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelik”in 5 inci maddesinde de, yönetim kurulunun; kredi açma, onay verme ve diğer idarî esaslara ilişkin politikaları oluşturmak, bunların uygulanmasını ve izlenmesini sağlamak ve gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduğu, hesap durumu belgesi alınması zorunluluğu bulunan krediler için, genel müdürlüğün kredi açılmasına ilişkin önerilerinde, kredi talebinde bulunanların mali tahlil ve istihbarat raporlarının da eklenmesinin zorunlu olduğu belirtilmektedir.
Bu düzenlemelerde kredi tahsis aşamasında borçluların Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi nezdindeki kayıtlarının dikkate alınması hususu açıkça hüküm altına alınmamış olmakla birlikte, sağlıklı bir kredi tahsis süreci açısından, TBB Risk Merkezi bünyesinde tutulan kredi ödeme bilgileri ve karşılıksız çek, protestolu senet gibi olumsuz sicil kayıtları, finansal kuruluşların karşı tarafın mali gücünü analiz etmek ve kredi kullandırım kararı almalarında temel dayanak noktalarından birini oluşturmaktadır.
Bu çerçevede, 27 Ocak 2017 tarihli ve 29961 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “6770 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile karşılıksız çek, protestolu senet, ödemesinde gecikme olan kredi kartı ve diğer kredi borçlarının altı ay içinde ödenmesi veya yeniden yapılandırılması halinde banka ve finansal kuruluşlarınca, TBB Risk Merkezi nezdindeki kayıtların dikkate alınmayabileceğine ilişkin bir düzenleme yapılmıştır.
Anılan Kanun’un 33 üncü maddesi ile “5834 sayılı Karşılıksız Çek ve Protestolu Senetler ile Kredi ve Kredi Kartları Borçlarına İlişkin Kayıtların Dikkate Alınmaması Hakkında Kanun”a aşağıdaki geçici madde eklenmiştir:
“GEÇİCİ MADDE 1- (1) Anapara ve/veya taksit ödeme tarihi bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce olup da; kullandığı nakdî ve gayrı nakdî kredilerinin anapara, faiz ve/veya ferilerine ilişkin ödemelerini aksatan gerçek ve tüzel kişilerin, ticari faaliyette bulunan ve bulunmayan gerçek kişilerin ve kredi müşterilerinin karşılıksız çıkan çek, protesto edilmiş senet, kredi kartı ve diğer kredi borçlarına ilişkin 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun ek 1 inci maddesi hükmü uyarınca kurulan Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi nezdinde tutulan kayıtları, söz konusu borçların ödenmesi geciken kısmının bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde tamamının ödenmesi veya yeniden yapılandırılması halinde, bu kişilerle yapılan finansal işlemlerde kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlar tarafından dikkate alınmayabilir.
(2) Kredi kuruluşları ve finansal kuruluşların birinci fıkra hükmü uyarınca mevcut kredileri yeniden yapılandırması veya yeni kredi kullandırması, bu kuruluşlara hukuki ve cezai sorumluluk doğurmaz.”
Düzenleme 27 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe girdiği için, gerçek ve tüzel kişilerin, ödeme tarihi 27 Ocak 2017 tarihinden önce olup, bu tarih itibariyle anapara ve/veya taksit ödemesinde gecikme olan karşılıksız çek, protestolu senet, bireysel ve ticari nitelikli tüm nakdi ve gayri nakdi kredi ve kredi kartı borçları düzenleme kapsamındadır.
Buna göre karşılıksız çıkan çek, protesto edilmiş senet, kredi kartı ve diğer kredi borçlarını zamanında ödeyemedikleri için TBB Risk Merkezi’ne bildirilen kişilerin ve kredi müşterilerinin ödeme tarihi 27 Ocak 2017 tarihinden önce olup, bu tarih itibariyle anapara ve/veya taksit ödemesinde gecikme olan borçlarını 27 Ocak 2017 tarihinden itibaren altı ay içinde (27 Temmuz 2017 tarihine kadar) tamamen ödemeleri veya yeniden yapılandırmaları halinde geçmiş ödeme performanslarına ilişkin Risk Merkezi’ndeki olumsuz kayıtları bu kişilerle yapılan müteakip kredilendirme işlemlerinde dikkate alınmayabilecektir
Ayrıca, Kanun’un geçici maddesine eklenen fıkra ile kredi kuruluşları ve finansal kuruluşların yukarıdaki çerçevede mevcut kredilerini yeniden yapılandırmalarının veya yeni kredi kullandırmalarının, bu kuruluşlara hukuki ve cezai sorumluluk doğurmayacağı düzenlenmiştir.
Böylece, karşılıksız çıkan çek, protesto edilmiş senet, kredi kartı ve diğer kredi borçlarını zamanında ödeyemedikleri için TBB Risk Merkezi’ne bildirilen kişilerin ve kredi müşterilerinin maddede belirtilen yükümlülükleri yerine getirmesi halinde geçmiş ödeme performanslarına ilişkin olumsuz kayıtların dikkate alınmayabileceği ve bu kişiler ile yapılan finansal işlemlerden dolayı kredi kuruluşları ve finansal kuruluşların da hukuki ve cezai olarak sorumluluklarının olmayacağı düzenlenmiştir.
Benzer bir düzenleme 2009 yılında yayımlanan 5834 sayılı Kanun ile de yapılmış, ancak, o tarihte yapılan düzenlemede, ödenmesinde aksama olan nakdi ve gayrinakdi kredi borçlarının 5834 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce (28.01.2009 tarihi) veya bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde ödenmesi veya yeniden yapılandırılması halinde borcun tamamının ödenmesini müteakiben o tarihte TCMB nezdinde tutulmakta olan Risk Merkezi kayıtlarından silinmesi öngörülmüştü.
Bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri ve tüketici finansman şirketleri de TCMB’ce olumsuz kayıtların silinmesinden sonra, yapacakları kredilendirme, çek karnesi verilmesi ve diğer işlemlerde silinmiş kayıtları dikkate almamakla yükümlü kılınmıştı. Ancak, bu defa yapılan düzenleme de bu şekilde bir silinme ve kayıtların dikkate alınmaması zorunluluğunun öngörülmediği, ilgili banka ve finansal kuruluşların bu düzenlemeyi uygulayıp uygulamamakta serbest bırakıldığı görülmektedir.
Diğer taraftan, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un geçici 20 nci maddesinde yapılan değişiklikle, Hazine’nin kredi garantisi veren kredi garanti kurumlarına aktarabileceği kaynak 2 milyar TL’den 25 milyar TL’ye çıkarılmıştır. Böylece KGF’nin kefalet hacminin artırılmasına yönelik bir düzenleme yapılarak önümüzdeki dönemde KOBİ’lere daha fazla Hazine destekli kefalet olanağı sağlanması ve bu işletmelerin krediye erişim imkânlarının artırılması sağlanmış; kredi garanti kurumları tarafından verilebilecek Hazine destekli kefalet tutarı 250 milyar TL’ye çıkarılmıştır (mevcut düzenlemede kredi garanti kurumları tarafından en fazla 20 milyar TL’ye kadar Hazine destekli kefalet verilebilmesi söz konusuydu).
Saygılarımızla,
5834 sayılı Karşılıksız Çek ve Protestolu Senetler ile Kredi ve Kredi Kartları Borçlarına İlişkin Kayıtların Dikkate Alınmaması Hakkında Kanun (Kanun’da 27.01.2017 Tarihinde Yapılan Değişikliklerin İşlendiği Hali)