Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının, Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hk. 7262 sayılı Kanun ve Getirdikleri
7262 sayılı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun (“7262 sayılı Kanun”), Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararları ve Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tavsiyeleri ile uyumun sağlanması amacıyla hazırlanmış ve 27.12.2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiştir. Halka açık olmayan anonim şirketlerde hamiline yazılı hisse senedi sahiplerinin kaydedilmesine yönelik kurulacak mekanizmaya ilişkin maddeleri (28 ila 34) 1/4/2021 tarihinde diğer maddeleri yayım tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülen 7262 sayılı Kanun ile kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının önlenmesine ilişkin hükümler ihdas edilmekte olduğu gibi;
- 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun
- 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun
- 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu
- 5253 sayılı Dernekler Kanunu
- 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu
- 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda da önemli değişiklikler yapılmaktadır.
7262 sayılı Kanunun gerekçesi ışığında getirilen önemli yenilik ve değişikliklere özetle aşağıda yer verilmektedir:
- Kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının önlenmesine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmektedir.
FATF, fonksiyonlarını gerçekleştirmek için, 40 Tavsiyesi ve 11 kısa vadeli hedef kapsamında ülkeleri “karşılıklı değerlendirme” yoluyla incelemekte ve takip süreçleriyle gözetim altında bulundurmaktadır. Ülkemizin FATF tarafından IV. Tur Karşılıklı Değerlendirme süreci, 2019 yılı Ekim ayında gerçekleşen Genel Kurulda kabul edilen rapor ile tamamlanmıştır. Anılan rapor kapsamında diğer hususlar ile birlikte, kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanı ile mücadele konusunda BMGK kararları ve ilgili FATF Tavsiyeleri ile tam uyumun sağlanması, terörizmin finansmanı ve aklama suçları ile mücadelede yasal ve kurumsal kapasitenin güçlendirilmesinin önemi vurgulanmıştır. Bu doğrultuda kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanıyla mücadelede etkin bir uygulama geliştirerek bu silahlarla ilgili uluslararası tehdit ve risklerin artmasına bağlı olarak uygulamada etkinliği, koordinasyonu, uluslararası işbirliğini ve cezai yaptırımları da içerecek şekilde 7262 sayılı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun düzenlenmiştir. Anılan Kanunun uygulanmasına ilişkin detaylar yönetmelik ile belirlenecektir.
- Denetim ve İş Birliği Komisyonu oluşturulmaktadır.
BMGK’nın kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının önlenmesine yönelik kararlarının uygulanması kapsamında denetim ve işbirliğinin sağlanması amacıyla “Denetim ve İşbirliği Komisyonu” kurulmakta ve görev, yetki ve sorumlulukları belirlenmektedir. Söz konusu Komisyonun başkanlığı ve sekretarya hizmetleri Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) tarafından yürütülecektir.
- Yasakların ihlalinde tatbiki söz konusu olacak adli ve idari yaptırımlar düzenlenmektedir.
Yasaklara aykırı hareket edilmesi ile malvarlığının dondurulması kararlarının yerine getirilmemesi veya yerine getirmekte ihmal veya gecikme gösterilmesi suç olarak düzenlenmektedir. Söz konusu suçların kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde daha ağır ceza verilebilecektir.
Yasak işlem ve faaliyetleri gerçekleştiren veya malvarlığının dondurulmasıyla ilgili alınan kararın gereğini yerine getirmeyen tüzel kişiye on bin TL’den iki milyon TL’ye kadar idari para cezası tatbik edilebilecektir.
- Finansal grup seviyesinde uyum programı oluşturulması gerekli kılınmaktadır.
5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunu’na “finansal grup” tanımı eklenerek “Merkezi Türkiye’de ya da yurt dışında bulunan bir ana kuruluşa bağlı veya bu kuruluşun kontrolünde bulunan, Türkiye’de yerleşik finansal kuruluşlar ile bunların şube, acente, temsilci ve ticari vekil ve benzeri bağlı birimlerinden oluşan grubu” olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca yükümlülerin finansal grup seviyesinde risk temelli yaklaşımla uyum programı oluşturarak etkili bir şekilde uygulaması gerekli kılınmaktadır. Bu doğrultuda uygulama detaylarına ilişkin Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine İlişkin Yükümlülüklere Uyum Programı Hakkında Yönetmelik’te düzenleme yapılabileceği düşünülmektedir.
- Finansal Grup bünyesinde uyum programı çalışmalarında kullanılmak amacıyla müşteri bilgilerinin paylaşılabilmesine imkân tanınmaktadır.
Finansal grup içinde yer alan kuruluşlar nezdinde tutulan müşterinin kimliğinin tespit edilmesine, hesaplarına ve işlemlerine ilişkin bilgilerin (KYC/KYT) grup seviyesinde oluşturulacak uyum programı çalışmalarında kullanılmak amacıyla grup içinde yer alan kuruluşlar arasında paylaşılabilmesi öngörülmektedir. Böylelikle finansal grup içerisinde bulunan yükümlülerin suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı suçlarıyla daha etkin mücadele etmelerinin sağlanması amaçlanmaktadır.
Finansal Grup bünyesinde paylaşıma konu olabilecek bilgileri ve uygulamaya ilişkin esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkili kılınmaktadır.
- Kanunda “Kimlik Tespiti” yerine Müşterinin tanınması” olarak düzenleme yapılmaktadır.
5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 3.maddesinde yapılan düzenlemeyle “kimlik tespiti” ibaresi “müşterinin tanınması” ibaresi ile değiştirilmektedir. Bu değişiklikle yükümlülerin, kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapılanların kimliklerini tespit etmek, kimlik tespit edilirken alınan bilgilerin teyidine esas belgelerin gerçekliğini kontrol etmek, karmaşık ve olağandışı büyüklükteki işlemler ile görünürde makul, hukuki ve ekonomik amacı bulunmayan işlemlere özel dikkat göstermek, müşterileri tarafından gerçekleştirilen işlemlerin, müşterinin mali durumu ile uyumlu olup olmadığını izlemek gibi müşterinin tanınmasına ilişkin gerekli tedbirleri almaları sağlanmaktadır. Bununla birlikte uzaktan müşteri edinimi (digital onboarding) ve siyasi nüfuz sahibi kişiler ile ilgili herhangi bir hükmün yer almaması dikkat çekmektedir.
Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin üçüncü bölümünde müşterinin tanınmasına ilişkin esaslar başlığı altında kimlik tespiti, teyide esas belgelerin gerçekliğinin kontrol edilmesi, gerçek faydalanıcının tanınması, özel dikkat gerektiren işlemler, müşteri durumunun ve işlemlerin izlenmesi, teknolojik risklere karşı tedbir alınması, üçüncü tarafa güven, işlemin reddi ve iş ilişkisinin sona erdirilmesi, muhabirlik ilişkisi, elektronik transferler, riskli ülkelerle ilişkiler, basitleştirilmiş / sıkılaştırılmış tedbirler düzenlenmektedir. Kanunda yapılan değişiklikler ışığında müşterinin tanınmasına ilişkin esaslara yönelik olarak müphem noktaların somutlaştırılmak ve haksız rekabete yol açabilecek unsurların giderilmek suretiyle yükümlü gruplar arasında asgari standartları belirleyecek şekilde bir rehber çalışması yapılabileceği belirtilmektedir.
- 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunu’ndaki idari yaptırımlar yeniden düzenlenmekte ve miktarı artırılmaktadır.
Düzenlemeyle, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı suçlarıyla mücadele kapsamında getirilen yükümlülüklerin ihlal edilmesi durumunda daha etkili ve caydırıcı cezaların verilmesi ve yaptırımların uygulanması amaçlanmaktadır. İdari para cezası için öngörülen zamanaşımı süresi, 5549 sayılı Kanunun 8.maddesindeki muhafaza ve ibraz süresine uygun olarak 5 (beş) yıldan 8 (sekiz) çıkarılmıştır. Yükümlülüğün ihlal edildiği tarihten itibaren sekiz yıl geçtikten sonra idari para cezası verilemeyecektir.
5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunu’nda yer alan yükümlülüklerin ihlali bakımından caydırıcılığın sağlanması amacıyla idari para cezaları artırılmakta ve bazı yeni tedbirler öngörülmektedir:
- Malvarlığının dondurulması kararı ile ilgili yeni bir suç ihdas edilmektedir.
Malvarlığının dondurulması kararı verilen kişi, kuruluş veya organizasyonların yararına bilerek ve isteyerek fon sağlayan veya toplayan ya da fınansal hizmet veren kişiler bakımından yeni bir suç ihdas edilmektedir. Ayrıca idari para cezasının miktarı terörizmin finansmanıyla daha etkin mücadele edilebilmesi bakımından artırılmaktadır.
İşlenen Suçun / İhlalin Adı | Mevcut / Yeni | Yaptırımı |
Malvarlığının Dondurulmasıyla İlgili Alınan Kararın Gereğini Yerine Getirmemek veya Yerine Getirmekte İhmal veya Gecikme Göstermek |
Mevcut |
6 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası |
Malvarlığının Dondurulması Kararı Verilen Kişi, Kuruluş veya Organizasyonların Yararına veya Bunlar Tarafından Doğrudan veya Dolaylı Olarak Kontrol Edilen Kuruluşlara ya da Bunların Adına veya Hesabına Hareket Eden Kişi veya Kuruluşlara Bu Niteliklerini Bilerek ve İsteyerek Fon Sağlamak veya Toplamak ya da Finansal Hizmet Vermek | Yeni | 1 yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası |
Malvarlığının Dondurulmasıyla İlgili Alınan Kararın Gereğini Yerine Getirmeyen ya da Fon Sağlayan veya Toplayan ya da Finansal Hizmet Veren Kişinin, Bir Tüzel Kişinin Organ veya Temsilcisi Olması veya Organ veya Temsilcisi Olmamakla Birlikte, Tüzel Kişinin Faaliyeti Çerçevesinde Görev Üstlenmiş Bulunması Hâlinde Bu Tüzel Kişiye | Mevcut (10.000TL-100.000TL) | 10.000TL – 2.000.000 TL |
- İşlemlerin ertelenmesi kararına aykırılık müeyyideye bağlanmaktadır.
Yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılmaya teşebbüs edilen ya da hâlihazırda devam eden işlemleri, işleme konu malvarlığının aklama veya terörün finansmanı suçu ile ilişkili olduğuna dair şüphe bulunması üzerine askıya alınan veya gerçekleşmesine izin verilmeyen işlemi, alınan karara aykırı şekilde gerçekleştiren yükümlülere işlem tutarı kadar idari para cezası verilmesi ve bu cezanın elli bin Türk Lirasından az olamayacağı hüküm altına alınmaktadır.
09.05.2016 tarihinde burada yayımladığımız yazımızda, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanuna eklenen işlemlerin ertelenmesi başlıklı 19/A maddesi ile MASAK’a, yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılmaya teşebbüs edilen veya halihazırda devam eden işlemlerin aklama veya terörün finansmanı suçu ile ilişkili olduğuna dair şüphe bulunması durumunda mahkeme kararına gerek olmaksızın Hazine ve Maliye Bakanı’nın izni ile 7 iş günü süre ile mal varlığı dondurma yetkisi verilmişti. 7262 sayılı Kanun değişikliği ile Hazine ve Maliye Bakanı, bu yetkisini bakan yardımcısına devredebilecektir.
- Yükümlü grupları arasına serbest avukatlarda dâhil edilmektedir.
5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 2.maddesinde değişiklik yapılarak, “yükümlü” tanımının kapsamına serbest avukatlar da dâhil edilmiştir. Bu değişiklikle serbest avukatların; “savunma hakkı bakımından diğer kanun hükümlerine aykırı olmamak ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun madde 35/1 ile alternatif uyuşmazlık çözüm yolları kapsamında ifa edilen mesleki çalışmalar nedeniyle edinilen bilgiler hariç olmak üzere, taşınmaz alım satımı, sınırlı ayni hak kurulması ve kaldırılması, şirket, vakıf ve dernek kurulması, birleştirilmesi ile bunların idaresi, devredilmesi ve tasfiyesi işlerine ilişkin finansal işlemlerin gerçekleştirilmesi, banka, menkul kıymet ve her türlü hesaplar ile bu hesaplarda yer alan varlıkların idaresi işleriyle sınırlı olmak üzere” 5549 sayılı Kanun ve ikincil düzenlemelerindeki kimlik tespiti, şüpheli işlem bildirimi, muhafaza ve ibraz gibi yükümlülüklerini yerine getirmeleri öngörülmüştür.
- Terörizmin finansmanı, uyuşturucu ve kara paranın aklanması suçlarından mahkûm olanlar derneklerde görev alamaz.
Terörizmin finansmanı, uyuşturucu ve kara paranın aklanması suçlarından mahkûm olanların, derneklerin genel kurul dışındaki organlarında (yönetim ve denetim kurulu) görev alamayacağı ve seçildikten sonra bu suçlardan mahkûm olmaları halinde ise görevlerinin sona ereceğine ilişkin düzenleme yapılmıştır. Bu kişiler yasaklanmış hakların geri verilmesi (memnu hakların iadesi) durumunda görev alabilirler.
- Dernek denetimlerinin 3 yılı geçmeyecek şekilde her yıl yapılması esası benimsenmektedir.
Derneklerin denetimlerinin periyodik yapılmasını teminen, yapılacak risk değerlendirmelerine göre denetimlerin üç yılı geçmeyecek şekilde her yıl ve kamu personeli eliyle yapılması öngörülmüştür. Ayrıca, denetim görevi kapsamına giren hususla sınırlı olarak ilgili bilgi ve belgeler kurum ve kuruluşlardan istenebilecek ve denetim sırasında uzmanlık gerektiren konularda durumun tespiti için bilirkişi görevlendirilebilecektir. Bilirkişilerin hali hazırda denetim ve karar alma yetkisi bulunmayacaktır.
- Dernekler, yurtdışına yardım yapmadan önce mülki idare amirliğine bildirecektir.
Gerçek ve tüzel kişilerin yurt dışına yapacakları yardıma ilişkin hiçbir sınırlandırma bulunmamaktadır. Sadece derneklere yurt dışına yapacakları yardımların miktarını ve gideceği yeri kanunda belirtilen mercie bildirme zorunluluğu getirilmektedir. Dernekler tarafından yurt dışına yapılacak yardımların şeffaf ve hesap verilebilir şekilde yürütülmesi, ayrıca suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı ile mücadele kapsamında gerekli tedbirlerin alınması amacıyla, yardım yapılmadan önce mülki idare amirliğine bildirim esasına dayalı olmak üzere Ülkemizden yurtdışına yapılacak olan yardımlara ilişkin olarak düzenleme yapılacaktır.
- Derneklerin hangi durumlarda faaliyetten alıkonulacağına ve görevden uzaklaştırılacağına ilişkin düzenleme yapılmaktadır.
Önceki mevzuatta, kamu yararına çalışan derneklerin denetimleri sonucunda hapis cezası verilmesi gerektiren suçların işlendiğinin tespiti halinde, Dernekler Kanunu’nun 27.maddesine göre dernek yöneticileri İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılabilmekteydi. Ayrıca Türk Medeni Kanunu’nun 115. maddesine istinaden vakıflar, Anayasa’da öngörülen hallerde İçişleri Bakanı tarafından faaliyetten geçici olarak alıkonulabilmekteydi. Benzer düzenleme dernekler için de yapılmıştır. Yapılan değişiklikle kapsam genişletilerek kamu yararına çalışsın çalışmasın kâr amacı gütmeyen kuruluşların terörizmin finansmanı amacıyla kullanılmasını engellemek için bu kuruluşlar adına hareket eden kişilerce yapılan ihlallere yönelik etkili, orantılı ve caydırıcı yaptırımlar uygulanması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda derneğin genel kurulu dışındaki organlarında görevli olanlar veya ilgili personel hakkında dernek faaliyeti çerçevesinde işlenen terörizmin finansmanı, uyuşturucu ve kara paranın aklanması suçlarından dolayı soruşturma başlatılması halinde bu kişiler veya bu kişilerin görev yaptığı organların geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılabilmesine imkân tanınmıştır. Bu tedbirin yeterli olmaması ve gecikmesinde sakınca bulunması durumunda İçişleri Bakanına, derhal mahkemeye başvurma şartıyla derneği geçici olarak faaliyetten alıkoyma yetkisi verilmiştir. Ayrıca, ilgililere faaliyetten geçici alıkoyma kararının kaldırılmasını her zaman mahkemeden talep edebilme imkânı getirilmiştir.
- Yurtdışı Merkezli STK’ların Türkiye’deki faaliyetleri Dernekler Kanunu kapsamına alınmaktadır.
Yapılan değişiklikle 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun yurt dışında bulunan tüm sivil toplum kuruluşlarının (STK) Türkiye’de yapacakları faaliyetlere de uygulanabilmesi sağlanmaktadır. Bir başka deyişle Dernekler Kanunu, merkezleri yurt dışında bulunan dernekler, vakıflar ve diğer kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şube veya temsilcilikleri aracılığıyla ülkemizdeki faaliyetlerine de uygulanabilecektir.
- İnternetten izinsiz yardım toplanmasının engellenmesi için izlenecek usul belirlenmektedir.
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı ile mücadele kapsamında, internet ortamında izinsiz yardım toplanmasının engellenmesi ile toplumda var olan yardımlaşma duygusunun istismar edilmesinin önlenmesi amacıyla valilik veya İçişleri Bakanlığının talebi üzerine hâkim kararıyla internet ortamında izinsiz yardım toplama faaliyetlerine ilişkin içeriğe erişimin engellenmesi kararı verilebilmesine imkan tanınmıştır. Böylelikle mevzuatta açıkça hüküm bulunmayan, kötüye kullanımı açık olan ve sıkça başvurulan internet üzerinden izinsiz yardım toplanmasının önüne geçilmesine yönelik düzenleme yapılmıştır.
- İzinsiz / uygunsuz yardım toplanmasına denetim ve idari yaptırımların daha etkili uygulanabilmesine yönelik düzenleme yapılmaktadır.
Her türlü izinsiz veya usulüne uygun yapılmayan yardım toplama faaliyetleri ile ilgili idari para cezalarının üst limiti artırılmıştır. Bu kapsamda, izin verilen yardım toplama şekli dışında izinsiz yardım toplanması, izinsiz yardım toplanmasına yer ve imkân sağlayanların uyarılmalarına rağmen bu faaliyeti sonlandırmaması, belirlenecek usul ve esaslara aykırı olarak yurt dışına yardım yapılması ve denetim ile görevlendirilenler ve izin vermeye yetkili makamlarca talep edilen bilgi ve belgeyi verme yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi fiilleri de idari yaptırıma tabi tutulmuştur.
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı ile mücadele kapsamında gerekli tedbirlerin alınması ve Ülkemizden yurtdışına yapılacak yardımlara ilişkin mevzuat boşluğunun giderilmesini teminen düzenleme yapılarak, yardımların usul ve esaslarının yönetmelikte belirlenmesine imkan verilmiştir. Denetimlerin daha etkin yapılabilmesini sağlamak amacıyla yardım toplama faaliyetinin denetiminde görevlendirilenlerin ve bu faaliyetlere izin veren makamların yapılan denetim ve incelemeyle sınırlı olmak üzere, yardım toplama faaliyetiyle ilgili olanlardan, kamu kurum ve kuruluşlarından, bankalar dâhil gerçek ve tüzel kişilerden her türlü bilgi ve belgeyi isteyebilmelerine olanak tanınmıştır.
- Ticaret Bakanlığı’na pay defteri, YK karar defteri, YK toplantı ve müzakere defterlerinin elektronik ortamda tutulmasını zorunlu kılabilme yetkisi verilmektedir.
Şirketler ihtiyari olarak pay defterini, şirketin muhasebesi ile ilgili olan defterler gibi istedikleri takdirde elektronik ortamda tutabilmektedir. Yapılan düzenlemede pay defterinin kaybolması, mükerrer pay defteri tutulması gibi uygulamada karşılaşılan sorunların önüne geçilmesi, hisse devirleri kayıt altına alınarak ortaklık ve buna bağlı hakların korunması, şirketler topluluğunda hakim ve bağlı ortakların kolay tespitine imkan tanınması, gerçek ortaklık yapısının sağlıklı bir şekilde ortaya konulması amaçlanarak Ticaret Bakanlığı’na pay defterinin elektronik ortamda tutulmasını zorunlu kılma yetkisi verilmektedir. Diğer taraftan, yönetim kurulu karar defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defterinin kaybolması durumunda şirketler tarafından yaşanan mağduriyetlerin önüne geçilmesi ve çift defter tutulmasının önlenmesi amacıyla Ticaret Bakanlığı’na bu defterlerin de elektronik ortamda tutulmasını zorunlu kılma yetkisi verilmektedir. Bakanlık bu yetkisini şirketlerin türü ve faaliyet alanları gibi belirleyeceği esaslara göre kullanabilecektir.
- Halka açık olmayan A.Ş’lerde hamiline yazılı hisse senedi sahiplerinin kaydedilmesine yönelik mekanizma kurulmaktadır.
Halka açık olmayan anonim şirketlerde hamiline yazılı pay senetlerinin devrinin yalnızca zilyetliğin devredilmesi suretiyle aktarılabilmesi durumu suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama ve terörizmin finansmanı suçları açısından önemli bir risk faktörü oluşturmaktadır. Belirtilen nedenlerle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklik yapılarak halka açık olmayan anonim şirketlerde hamiline yazılı pay senetlerinin sahiplik bilgisinin takip edilebilmesi amacıyla bildirim yükümlülüğü getirilmesi ve pay sahiplerinin Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) nezdinde kayıt altına alınması amaçlanmaktadır.
7262 sayılı Kanun kapsamında halka açık olmayan anonim şirketlerde hamiline yazılı hisse senedi sahiplerinin kaydedilmesine yönelik mekanizmanın kurulmasına ilişkin gerekliliklere uyum için 1 Nisan 2021 tarihine kadar geçiş süreci tanınmıştır.
Saygılarımızla,
Vahdet Deniz AKÇAOĞLU
“UYARI: Bu çalışmada yer alan görüşler, yazarın kendi görüşleri olup, çalıştığı kurumun görüşlerini yansıtmamaktadır. Bu yazı yalnızca bilgilendirme amacıyla yayımlanmış olup, herhangi bir hukuki görüş, yönlendirme ve tavsiye içermemektedir. Ayrıca, bilgiler yazının hazırlandığı tarihteki mevzuat göz önünde bulundurularak verilmiş olup, yazı içeriği aradan geçen zaman içerisinde mevzuat değişiklikleri ve ilgili kurumların konu hakkındaki görüşleri çerçevesinde güncelliğini yitirmiş olabilir.”
7262 sayılı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun:
Merhaba Vahdet Bey. Bilgilendirme için elinize sağlık. Bilgilendirmede yer alan avukatlarla ilgili işlemleri tasarıdaki haliyle dikkate almışsınız. Genel Kurulda maddede tadilat yapıldı ve avukatların yükümlü oldukları işlemler “taşınmaz alım satımı, sınırlı ayni hak kurulması ve kaldırılması, şirket, vakıf ve dernek kurulması, birleştirilmesi ile bunların idaresi, devredilmesi ve tasfiyesi işlerine ilişkin finansal işlemlerin gerçekleştirilmesi, banka, menkul kıymet ve her türlü hesaplar ile bu hesaplarda yer alan varlıkların idaresi işleriyle sınırlı olmak üzere” şeklinde tadadi olarak belirtildi. Teşekkür ederim.
Merhaba Hakan Bey, iyisiniz ve herşeyiniz yolundadır umarım. Belirlenen sınırlı faaliyetler çerçevesinde yükümlü grubu kapsamına alınan avukatlara ilişkin konudaki değerli geri bildiriminiz için teşekkürler. Bildiriminiz üzerine ilgili kısmın düzeltmeleri yapılarak güncellendi. Sağlıcakla kalın. İyi günler,
Saygılarımla,