Hesap İşletim Ücretinde Şimdi Ne Olacak?
03.10.2014 tarihli ve 29138 sayılı Resmi Gazete’de 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4 üncü maddesine dayanılarak BDDK tarafından yayımlanan “Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” (Yönetmelik) ile bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından finansal tüketicilerden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türlerine ilişkin düzenleme yapılmış ve tüketicilerden alınabilecek ürün ve hizmetler söz konusu Yönetmeliğin 1 numaralı ekinde 5 farklı grup altında sınıflandırılmıştı. Bu Yönetmelik uyarınca bankalar tarafından tüketici konumundaki müşterilerden alınacak hesap işletim ücreti, eski uygulamadan farklı olarak tüketicinin hesap sayısına bağlı olmaksızın müşteri bazında tahsil edilmeye başlanmıştı.
Tüketici Sorunları Derneği tarafından söz konusu Yönetmeliğin bazı maddelerinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılan davada, yürütmenin durdurulması istemi Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 17.03.2015 tarih ve E:2014/9570 sayılı kararı ile reddedildi. Ancak, Derneğin söz konusu karara yaptığı itirazın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nca değerlendirilmesi sonucunda, Kurul’un 18.11.2015 tarih ve YD İtiraz No: 2015/1215 sayılı kararı ile davacının (Tüketici Sorunları Derneği) itirazı kısmen kabul edilerek “Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik“in 13 üncü maddesinin 1 inci fıkrası ve EK-1 listesinde bulunan “2.1 Hesap İşletim Ücreti” maddelerinin yürütmesi durduruldu. Yönetmeliğin yürürlüğü durdurulan hükümlerini aşağıda veriyoruz.
YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA KARAR VERİLEN DÜZENLEMELER
Mevduat ve katılım fonu işlemleri
MADDE 13 – (1) Hesap işletim ücreti, finansal tüketicinin hesap sayısına bağlı olmaksızın müşteri bazında ilgili kuruluşun belirlediği dönemlerde tahakkuk ve tahsil edilebilir. Hesabın yıl içerisinde kapatılması hâlinde, hesabın açık olduğu döneme tekabül eden ücret alınabilir. Hesap açma ve kapama işlemleri ile hesap cüzdanı yazdırma işlemlerinden herhangi bir ücret alınamaz.
Ek-1
Ürün veya Hizmet Sınıflandırmaları
- Mevduat/Katılım Fonu
2.1. Hesap İşletim Ücreti”
Peki bu karar ne anlama geliyor? 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28 inci maddesi uyarınca “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare (konumuz olayda BDDK), gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçememektedir“
BDDK, yukarıdaki Kanun hükmü uyarınca Türkiye Bankalar Birliği (TBB) ve Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB)’ne gönderdiği 29.01.2016 tarihli yazısı ekinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararının bir örneğini gönderdi ve bankalara duyuru yapılmasını istedi. Böylece, BDDK, 2577 sayılı Kanun’un 28 inci maddesi uyarınca TBB aracılığıyla bankalardan ilgili yürütmenin durdurulması kararının gereğini yerine getirmelerini istemiş oldu. TBB de 01 Şubat 2016 tarihli yazısı ile ilgili kararı bankalara duyurdu.
Peki bundan sonraki dönemde ne olacak? Öncelikle bankaların tüketici konumundaki müşterilerden aldıkları hesap işletim ücretine ilişkin düzenleme maddesinin yürürlüğü durmuş oldu. Diğer bir ifadeyle, bankaların tüketici konumundaki müşterilerden hesap işletim ücreti tahsil imkanı ortadan kalkmış oldu. Diğer taraftan, şu an ilgili Danıştay Kararı’na rağmen bankaların hesap işletim ücreti tahsilatına devam etmeleri halinde 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4 üncü maddesinin 3 üncü maddesine aykırılıktan dolayı aynı Kanun’un 77 inci maddesi 1 inci fıkrası uyarınca her bir işlem veya sözleşme için 232 Türk Lirası idari para cezası uygulanması riski bulunuyor.
Ancak, konuya ilişkin nihai yargı süreci de tamamlanmadı. Esasa ilişkin dava Danıştay 15 inci Dairesi’nde görüşülmeye devam ediyor. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 18.11.2015 tarihli kararı incelendiğinde, Yönetmeliğin yürütmesi durdurulan maddelerine ilişkin kararın, Yönetmelik’te hesap işletim ücretinin açık bir tanımının yapılmaması, bu ücretin alınmasının açık bir sebebinin gösterilmemesi ve niteliğinin ortaya konulamaması sebebiyle alındığı görülüyor. BDDK, davaya konu savunma dilekçesinde hesap işletim ücretinin hesabın işletilmesinden kaynaklanan bir ücret olarak hesaba ilişkin muhasebe kayıtlarının yapılması, kontrolü ve sürdürülmesinden kaynaklanan masraflara ilişkin bir ücret olduğunu söylemiş, ancak, Danıştay, bu ücretin hesap sayısı, hesabın tutarı, hesaptaki işlem sayısı vb. gibi hususlar dikkate alınmaksızın Yönetmelik uyarınca müşteri bazında alınan bir ücret olması sebebiyle bu savunmayı yeterli görmemiş.
Bundan sonraki süreçte konuya ilişkin Danıştay 15 inci Dairesi’nin nihai kararı beklenecektir. Bu süreçte BDDK, Yönetmeliğin yürürlüğü durdurulan maddelerinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 18.11.2015 tarihli kararındaki endişeleri giderecek yeni bir düzenlemeye de gidebilir. Her ne olursa olsun konuyla ilgili nihai yargı kararı şekillenene kadar veya BDDK Yönetmelik’te yeni bir düzenlemeye gidene kadar bankaların tüketici konumundaki müşterilerinden alacakları hesap işletim ücreti gelirleri ortadan kalkmış oluyor. Bu durum bankaların 2016 ilk çeyrek ve belki de 2016 ilk yarı komisyon gelirlerinde bir baskı yaratacaktır.
Benzer bir danıştay sürecini daha evvel de 2011 yılında yaşamıştık. Tüketici Dernekleri Federasyonu’nun bankalar ve finansman şirketlerince kullandırılan tüketici kredilerinde (ticari amaçla kullanılmamak kaydıyla gerçek kişilere kullandırılan krediler) KKDF kesintisi oranının % 15 olarak belirlenmesine ilişkin 28.10.2010 tarih ve 27743 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.10.2010 tarih ve 2010/974 sayılı Bakanlar Kurulu kararının ve Türk Lirası kredilerde fon kesintisinin faiz tahakkukunda doğduğu belirtilerek bu kredilerle ilgili olarak kredi kullanım tarihine bakılmaksızın 28.10.2010 (bu tarih dahil) tarihinden sonra tahakkuk ettirilecek faizler için %15 oranında fon kesintisi uygulanacağına ilişkin 28.10.2010 tarih ve 97121 sayılı Maliye Bakanlığı işleminin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle yaptığı başvuruda Danıştay 10 uncu Dairesi’nin aldığı 13.05.2011 tarih ve E:2010/14697 sayılı kararda; yürütmenin durdurulması isteminin 25.10.2010 tarih ve 2010/974 sayılı Bakanlar Kurulu kararı yönünden reddine, 28.10.2010 tarih ve 97121 sayılı Maliye Bakanlığı işlemi yönünden kabulüne karar verilmişti. Maliye Bakanlığı da konuyla ilgili TBB’ye 04.07.2011 tarihinde gönderdiği yazısında, Danıştay 10 uncu Dairesinin 13.05.2011 tarihli yürütmeyi durdurma kararının Bakanlıklarına 08.06.2011 tarihinde tebliğ edildiğini, Bakanlıklarının 28.10.2010 tarih ve 97121 sayılı yazılarının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin Danıştay 10 uncu Dairesinin kararına karşı Bakanlıkları’nca Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz edildiğini, Danıştay Başkanlığı’nca konuya ilişkin yeni bir karar verilinceye kadar, söz konusu yürütmeyi durdurma kararının idareye tebliğ (08.06.2011) tarihinden itibaren, 28.10.2010 tarihinden önce kullandırılan sabit oranlı Türk Lirası kredilerde kaynak kullanımını destekleme fonu kesintisi oranının % 10 olarak uygulanması gerektiğini bildirmişti.
Öte yandan, bankaların tüketici dışındaki ticari müşterilerinden aldıkları hesap işletim ücretlerinin söz konusu düzenleme ve kararlarla ilgisinin bulunmadığını, bankaların ticari müşterilerinden bu kararlardan etkilenmeden hesap işletim ücreti tahsil imkanlarının bulunduğunu belirtelim. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 144 üncü maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından yürürlüğe konulan 16.10.2006 tarihli ve 2006/11188 sayılı Karara istinaden TCMB tarafından çıkarılan “Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kar ve Zarara Katılma Oranları ile Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında 2006/1 sayılı Tebliğ” bankalara, kredili mevduat hesapları ve reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatleri ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarını serbestçe belirleme hakkı vermektedir.
Saygılarımızla,
ProCompliance