CRS Yaklaşırken Taslak Düzenlemeler Ortaya Çıkmaya Başladı
Bugünlerde globalleşme konusunda gelişmiş ülkeler kısmında tersine esen bir rüzgar olsa da, globalleşmenin hızla arttığı bir dünyada ülkelerin yurt dışına çıkan gelirlerinin vergilendirilmesine ilişkin ilk somut çaba ABD Maliye Bakanlığı tarafından 2010 yılında yayımlanan FATCA (Foreign Account Tax Compliance Act) düzenlemeleri ile ortaya çıkmış ve FATCA ile özünde ABD vatandaşlarının / kişilerinin ABD dışındaki gelirlerinin kayıt altına alınması ve vergi kaçakçılığının azaltılması hedeflenmişti. FATCA ile ilgili gelişmelere ve Türkiye tarafında yapılanlara 29 Mart 2015 ve 16 Mart 2016 tarihli yazılarımızda yer vermiştik (Bu yazılara, ilgili tarihlerin üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz).
ABD’nin 2010 yılından başlayarak FATCA’nın uygulanması ile ilgili attığı adımlar, OECD tarafında da vergi konularında bilginin otomatik değişimi için bir standart oluşturulması konusunda çalışmaları artırmıştı. Bu çerçevede, 2013 yılında G20 ülkeleri OECD’den vergi konularında bilginin otomatik değişimi konusunda global (küresel) bir genel raporlama standardı (common reporting standard – CRS) oluşturması konusunda resmi bir talepte bulunmuştu. Bunun sonucunda ortaya çıkan genel raporlama standardı (CRS) metni ve XML raporlama şeması Haziran 2014’te OECD tarafından, Eylül 2014’te de G20 ülkeleri tarafından onaylanmıştı.
OECD sayfasındaki bilgiler bu süreç sonunda 94 ülkenin 2017 ve 2018 yıllarında CRS’i uygulama konusunda taahhütte bulunduğunu ve vergi konularında bilginin otomatik değişimi konusunda ilgili taraflara taahhüt verdiğini söylüyor.
Türkiye’nin CRS karşısındaki konumu ile ilgili olarak ise bugüne kadar resmi anlamda çok net bilgilere sahip değildik. Türkiye tarafındaki çalışmalar CRS’in bir nevi ilham kaynağı olan FATCA konusunda 2015 yılında yoğunlaşmış; Türkiye ile ABD arasında “Genişletilmiş Bilgi Değişimi Yoluyla Uluslararası Vergi Uyumunun Artırılması Anlaşması” 29 Temmuz 2015 tarihinde ülkemiz Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) yetkilileri ve ABD Büyükelçisi arasında imzalanmış, söz konusu anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunduğuna dair 6677 sayılı Kanun da 16.03.2016 tarihli ve 29655 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girmişti. 05.10.2016 tarihli ve 29848 sayılı Resmi Gazete‘de de, söz konusu anlaşma ve eki mutabakat zaptının onaylanması hakkında 19.09.2016 tarihli ve 2016/9229 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ve eki Türkçe ve İngilizce anlaşma metinleri yayımlanmıştı. FATCA konusunda bir de 2016 yılı Mayıs ayında bir Tebliğ Taslağı (TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ HÜKÜMETİ ARASINDA GENİŞLETİLMİŞ BİLGİ DEĞİŞİMİ YOLUYLA ULUSLARARASI VERGİ UYUMUNUN ARTIRILMASI ANLAŞMASI HAKKINDA GENEL TEBLİĞ TASLAĞI (SERİ NO: 1)” görüşe açılmıştı. Ancak, bu taslaktan sonra FATCA ile ilgili GİB tarafında yapılan çalışmalar bir sessizliğe büründü ve Taslak Tebliğ henüz Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmedi.
Bununla birlikte, CRS konusunda GİB tarafında yapılan çalışmalar bugünlerde hız kazanmış görünüyor. Bu konuda ilk olarak GİB’in 08 Mayıs 2017 tarihli yazısı ile “Finansal Hesap Bilgilerinin Vergi Konularında Otomatik Değişimi Hakkında Genel Tebliğ Taslağı” ilgili kurumların görüşüne açıldı. Ardından da CRS’in temel taşlarından biri kabul edilebilecek olan ve CRS’e hukuki altyapı oluşturan Türkiye Cumhuriyeti adına 3 Kasım 2011 tarihinde Cannes’te imzalanan “Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi”nin çekince ve beyanlarla birlikte onaylanmasına dair 7018 sayılı Kanun 20 Mayıs 2017 tarihli ve 30071 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Söz konusu Kanun, Türkiye’nin CRS’in uygulanması konusundaki ilk iç mevzuatını (birincil mevzuat) oluşturuyor, bu konuda görüşe açılan Taslak Tebliğ’de bu konudaki ikincil somut yasal düzenlemeyi içeriyor. Yine OECD sayfasındaki bilgilere göre Türkiye, CRS için FATCA’daki Model 1 IGA’nın (IGA MODEL 1, ABD ve diğer ülkeler arasında imzalanacak ikili anlaşmalar çerçevesinde, hükümetlerarası bilgi değişimine dayanmaktadır), karşılığı olduğunu söyleyebileceğimiz Multilateral Competent Authority Agreement (MCAA)’i Nisan 2017’de imzalamış. 12 Mayıs 2017 tarihi itibarıyla anlaşmayı imzalayan ülkelerin listesine baktığımızda, Türkiye ile birlikte 89 ülkenin bu anlaşmayı imzaladığını ve ülkemizin CRS kapsamında ilk bilgi değişimi için Eylül 2018 tarihini taahhüt ettiğini görüyoruz.
Burada hemen akla gelen soru ABD’de CRS kapsamında değil mi ve FATCA yerine CRS kapsamında raporlama yapılamaz mı? Sorunun cevabı hayır. ABD şu ana kadar CRS kapsamında bir taahhütte bulunmadı. Çünkü ABD, vergi konularında bilginin otomatik değişimi için mevcutta FATCA süreçleri kapsamında imzaladığı milletler arası anlaşmalar çerçevesinde bilgi değişiminde bulunmayı planlıyor. Bu nedenle, finansal kurumların FATCA ve CRS için ayrı raporlama alt yapıları oluşturmaya devam etmeleri gerekiyor. FATCA ve CRS arasındaki farklılıklara ilişkin olarak ise PWC’nin Endonezya için hazırladığı dökümanın 3 üncü sayfasındaki tablonun oldukça faydalı olduğunu söyleyebiliriz.
Son olarak finansal kurumların müşterilerinden CRS kapsamında gerekli bilgileri toplamaları için OECD sayfasında yayımlanan 3 formun önem taşıdığını görüyoruz. Bu formlar GİB’in CRS için yayımladığı Tebliğ Taslağı’nın eklerinde de yer alıyor:
1- Tüzel Kişi Bildirim Formu (CRS-E),
2- Bireysel Müşteri Bildirim Formu (CRS-I),
3- Tüzel Kişileri Kontrol Gücü Olan Kişilerin Dolduracağı Bildirim Formu (CRS-CP).
Bu formlar OECD tarafından CRS uygulayıcılarına yol göstermek için oluşturulmuş örnek formlar ve müşterilerden birebir bu formların alınması zorunluluğu yok. Finansal kurumlar CRS kapsamında müşterilerinden bilgi toplamak için kendi oluşturacakları formları kullanmak konusunda serbest bırakılmış, ancak, kurumların kendi geliştirecekleri süreçlerde kendi ülkelerindeki düzenlemeleri de gözeterek asgari olarak CRS’de zorunlu olan bilgileri toplamaları gerekiyor.
Müşterilerden hangi bilgilerin toplanması gerektiği konusunda OECD formlarını esas aldığımızda da, CRS kapsamında müşterilerden toplanacak bilgilerin asgari olarak isim/soy isim/ticaret unvanı, adres, vergi mükellefliği bulunan ülkelerin isimleri ve bu ülkelerden CRS kapsamında bilgi değişiminde bulunulacak ülkelerdeki Vergi Numaraları (TIN) olduğunu görüyoruz. Eğer müşterilerin vergi mükellefi oldukları ülkelerden aldıkları bir vergi numaraları bulunmuyorsa ilgili formlarda bunu da açıklamaları gerekiyor.
Bu yazıda CRS ve CRS özelinde Türkiye’nin mevcut durumu ile ilgili çok özet bilgiler vermeye çalıştık. Finansal kurumların CRS kapsamındaki süreçlerini oluşturmaları konusunda GİB’in hazırladığı Tebliğ Taslağı ve OECD sayfasındaki bilgileri esas alarak çok daha detaylı bir çalışma yapmaları ve müşterilerini tanıma ve raporlama süreçlerini bu detaylı çalışmaları sonucunda şekillendirmeleri gerekmektedir.
Saygılarımızla,
T.C. MALİYE BAKANLIĞI GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI’NIN 08 MAYIS 2017 TARİHLİ VE 54917 SAYILI YAZISI VE EKİ FİNANSAL HESAP BİLGİLERİNİN VERGİ KONULARINDA OTOMATİK DEĞİŞİMİ HAKKINDA GENEL TEBLİĞ TASLAĞI
(Bu yazı “GENEL” kategorisi dışındaki site üyeleri (“BANKACI, SERMAYE PİYASASI KURUMU ÇALIŞANI, ÖDEME / ELEKTRONİK PARA KURULUŞU ÇALIŞANI, FAKTORİNG, LEASİNG, TÜKETİCİ FİNANSMANI ŞİRKETLERİ ÇALIŞANLARI”) tarafından görüntülenebilir. Siteye belirtilen kategorilerde üye iseniz aşağıdaki alandan giriş yaptıktan sonra yazı görünür hale gelecek, ancak, bu uyarı kalmaya devam edecektir. Üyelik koşullarını öğrenmek ve üyelik oluşturmak için “Üyelik” sayfasını ziyaret edebilirsiniz)
Bu içerik sadece yukarıda belirtilen kategorideki site üyeleri tarafından görüntülenebilmektedir. Eğer kayıtlı bir kullanıcı iseniz, lütfen giriş yapın. Daha önce sitemize üye olmadı iseniz aşağıdaki linkten ücretsiz olarak bir kullanıcı hesabı yaratabilirsiniz.