BDDK’dan Bankaların Sermaye Yeterliliklerini Rahatlatan Düzenleme
4 Mart 2016 tarihinde burada yayımladığımız yazımızda, BDDK’nın 31 Mart 2016 tarihinde yürürlüğe girecek olan “Bankaların Sermaye Yeterliliğinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik” (Yönetmelik) ile bankaların sermaye yeterliliği hesaplamalarında yaptığı değişikliklere değinmiş ve bu düzenlemelerin bazı bankaların sermaye yeterliliği rasyosunda yaklaşık 100 – 200 puan azalma yaratmasının muhtemel olduğunu belirtmiştik. BDDK internet sitesinde 29.03.2016 tarihinde yayımlanan 28.03.2016 tarihli ve 2016/1 sayılı Genelge ile söz konusu Yönetmeliğin uygulanmasında yaşanabilecek tereddütleri gidermek amacıyla bazı açıklamalar yapıldı.
Bu açıklamalarla birlikte 04.03.2016 tarihli yazımızda belirttiğimiz ve bankaların kredi ve alacaklarının risk ağırlığını artırarak sermaye yeterlilik oranlarının düşmesine sebep olacak bazı düzenlemelerde de olumlu yönde değişiklikler oldu. Bu çerçevede, Genelge’de önemli gördüğümüz hususları aşağıda veriyoruz:
1- Ofis büroları, çok amaçlı ticari yapılar ve çok taraf kullanımlı ticari yapılar gibi ticari amaçlı gayrimenkullerin üzerinde tesis edilen ipoteklerle tamamı veya bir kısmı teminatlandırılan alacakların tam teminatlı kısımlarına %50 risk ağırlığı uygulanabilmesi için Sermaye Yeterliliği Yönetmeliği’nin EK-1, 46 ncı fıkrasındaki şartların sağlanması ve bu şartların sağlandığına dair bilginin BDDK tarafından kamuya açıklanması gerekiyordu.
2016/1 sayılı Genelge ile bu açıklama yapıldı ve 2016 yılı için fıkra uygulamasında ticari amaçlı gayrimenkul ipoteği ile teminatlandırılan alacaklara %50 risk ağırlığı uygulanmasının uygun bulunduğu belirtildi. Bundan sonraki yıllar için farklı bir risk ağırlığının kullanılması gerektiğine ilişkin BDDK tarafından bir açıklama yapılmaması ve aksi bir uygulamaya ilişkin düzenleyici işlem tesis edilmemesi halinde Yönetmelik’teki şartların o yıla ilişkin sağlandığı kabul edilecek ve ticari amaçlı gayrimenkul ipoteği ile teminatlandırılan alacaklara %50 risk ağırlığı uygulanacak. BDDK tarafından bu açıklama yapılmamış olsaydı ticari gayrimenkul ipoteği ile teminat altına alınan krediler için 31.03.2016 tarihinden itibaren %100 risk ağırlığı uygulanıyor olacak ve bu da bu tip kredilerde bankalara önemli bir sermaye maliyeti yaratıyor olacaktı.
2- Yönetmeliğin EK-1, 43 üncü fıkrasında yer alan “Borçlusunun maliki olduğu ve ikamet edilen veya edilecek olan … ikamet amaçlı gayrimenkullerin tümü üzerinde tesis edilen ipotekle tamamı … tam teminatlandırılmış alacaklara yüzde otuz beş risk ağırlığı uygulanır” ifadesindeki “ikamet edilecek gayrimenkulün” inşa halindeki ikamet amaçlı gayrimenkulleri de kapsadığı belirtildi. Böylece inşa halindeki ikamet amaçlı gayrimenkullere de önceden olduğu gibi avantajlı risk ağırlığı (%35) uygulanabilecek. 04 Mart 2016 tarihli yazımızda Yönetmelik maddesinin yeni şekildeki yazımı dolayısıyla inşa halindeki ikamet amaçlı gayrimenkul ipoteği ile teminatlandırılan alacaklara avantajlı risk ağırlığı uygulamasının kaldırıldığı yorumunda bulunmuştuk. BDDK açıklaması bu tip kredilerde önceden olduğu gibi avantajlı risk ağırlığı uygulanmaya devam edileceğini gösteriyor.
3- Yönetmelik EK-1, 43 ila 45 inci fıkralarında yer alan “İkamet amaçlı gayrimenkul ipoteği ile teminatlandırılan alacaklar” sınıfına ilişkin olarak bahsi geçen gayrimenkul ipoteği türünün “konut ipotekleri” olduğu, konut ipoteği ile teminat altına alınan alacağa %35 risk ağırlığının uygulanması için gerekli şartın sağlanamaması durumunda, söz konusu risk tutarının Yönetmelik’te yer alan ilgili şartların sağlanması kaydıyla perakende alacaklar sınıfına dahil edilebileceği açıklaması yapıldı.
4- Alacakların perakende alacak olarak sınıflandırılması için Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin 2 nci fıkrasındaki tüm kriterlerin (karşı taraf, tutar ve ürün kriterlerinin) birlikte sağlanıyor olması şartının aranacağı belirtildi. KOBİ kredileri de bu sınıflandırmadaki tanımlara uyduğu sürece perakende alacak olarak değerlendirilecek. Ürün isimleri ve türleri banka bazında farklılık gösterse de bireysel krediler de perakende alacak kapsamında değerlendirilecek.
5- Gayrinakdi kredi ve taahhütlerin ürün türü bazında yer alacakları sınıflandırmaya ilişkin örneklendirme yapıldı. Söz konusu sınıflandırma yürürlükten kalkan 06.09.2014 tarihli “Bankaların Sermaye Yeterliliğinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik”in 5 inci maddesi 3 üncü fıkrasındaki sınıflandırma ile aynı olduğu (kredi kartı harcama limiti taahhütleri hariç) için yeni dönemde gayrinakdi kredi ve taahhütlerin risk ağırlıklarında da önemli bir değişiklik olmayacağı görülüyor. Bu çerçevede, çekler için ödeme taahhütlerinin de önceden olduğu gibi orta / düşük riskli gayrinakdi krediler ve taahhütler altında sınıflandırılarak %20 risk ağırlığı uygulanacağı anlaşılıyor.
6- “Kredi kartı harcama limiti taahhütleri ile kredili mevduat hesabı limit taahhütleri” için risk tutarlarının hesaplanmasında, bu taahhütlerin bankaca “herhangi bir anda bir şarta bağlı olmaksızın banka tarafından ön bilgilendirme yapmadan iptal edilebilen veya borçlunun kredi değerliliğindeki bozulmadan dolayı etkin bir şekilde otomatik iptali yapılan bir tutar” olarak değerlendirilmesi halinde %0 dönüşüm oranının uygulanabileceği belirtildi. Ancak, bankalarca yapılacak bu değerlendirmede, sadece sözleşmesel hükümler üzerinde durulmaması, müşteri ile olan uzun süreli ilişkiler, itibar riski gibi hususların da göz önünde bulundurularak bankanın geçmişteki uygulama ve politikaları çerçevesinde karar verilmesinin beklendiği belirtildi. Bu taahhütler için %0 risk ağırlığının uygulanması yönünde bir değerlendirme yapıldığı takdirde daha önce %20 risk ağırlığında yer alan söz konusu taahhütlerin risk ağırlığı %0’a inecek, başka bir ifadeyle kredi kartı ve KMH harcama limiti taahhütlerinin banka sermayeleri üzerinde yarattığı yük ortadan kalkmış olacak.
Kanımızca, kredi kartı ve KMH harcama limiti taahhütlerine uygulanacak risk ağırlığı tutarının belirlenmesinde özellikle tüketicilere verilen kredi kartı ve KMH limiti taahhütlerinde sözleşmesel hükümler ve müşteri ile bankanın geçmiş ilişkilerinin yanısıra tüketici mevzuatı hükümlerine de bakmak gerekiyor.
22.05.2015 tarihli “Tüketici Kredisi Sözleşmeleri Yönetmeliği” uyarınca taksitle ödeme imkanını sağlayan kredi kartı sözleşmeleri ile kredinin otuz günden sonra geri ödenmesini gerektiren kredili mevduat hesabı sözleşmeleri (kurumsal ve ticari kredi kartı ve KMH’lar hariç) belirsiz süreli tüketici kredisi sözleşmesi sayılıyor. 17.06.2014 tarihli “Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik” uyarınca da “Sözleşmeyi düzenleyene, haklı sebeplerin var olduğu durumlar hariç olmak üzere, belirsiz süreli bir sözleşmeyi makul bir bildirimde bulunmaksızın ve süre tanımaksızın fesh etme hakkı tanıyan şartlar” haksız sözleşme şartı sayılıyor. Bu durumda tüketici kredisi sayılan taksitli kredi kartı ve 30 günden uzun süreli geri ödemeli KMH’ların haklı sebeplerin varlığı hariç iptal edilebilmesi için bir bildirim yapılması ve süre tanınması gerektiği ortaya çıkıyor. Bu çerçevede, BDDK Genelgesi’ndeki –borçlunun kredi değerliliğindeki bozulmadan dolayı etkin bir şekilde otomatik iptal yapılması- hükmü tüketici mevzuatı çerçevesinde haklı bir fesih sebebi sayılır ise bu alacaklara %0 risk ağırlığı uygulanabileceği düşünülmektedir (BDDK’nın işaret ettiği sözleşmesel hükümlere ve bankanın müşteri ile geçmiş ilişkilerine ilişkin değerlendirmelerin de bu alacaklara %0 risk ağırlığı uygulanması sonucunu doğurması kaydıyla).
Böylece yeni düzenlemelerin bankaların sermaye yeterlilikleri üzerinde yaptığı baskının önemli bir kısmı ortadan kalkmış oldu. 31 Mart 2016 tarihinde uygulanmaya başlayacak yeni yönetmeliğin bankaların sermaye yeterlilikleri üzerindeki en marjinal olumsuz etkisi bankaların TL yükümlülükleri için TCMB’de YP cinsinden bulundurdukları zorunlu karşılıklara önceden olduğu gibi %0 risk ağırlığı yerine ülkemizin yabancı para notunun eşleştiği risk ağırlığının (mevcut durumda %50) uygulanmaya başlanması olacak.
Öte yandan, 17.06.2013 tarihli Bankaların Sermaye Yeterliliğinin Değerlendirilmesine ve Ölçülmesine ilişkin Yönetmelik ve Tebliğleri Hakkında 1 Sayılı Genelge (SYR: 2013/1)’nin 2016/1 sayılı Genelge’de yer alan açıklamalar ile değiştirilmemiş olan hükümleri Bankaların Sermaye Yeterliliğinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik hükümlerine aykırı olmamak şartıyla da uygulanmaya devam edilecek. 1 Sayılı Genelge’de 12.07.2012 tarihli ve 4834 sayılı Kurul Kararı ve 06.12.2012 tarihli ve 5068 sayılı Kurul Kararına yapılan atıflar, 07.01.2016 tarihli ve 6651 sayılı Kurul Kararına yapılmış sayılacak.
Saygılarımızla,
ProCompliance
28.03.2016 TARİHLİ VE 2016/1 SAYILI BDDK GENELGESİ
17.06.2013 TARİHLİ VE SYR:2013/1 SAYILI BDDK GENELGESİ
07.01.2016 TARİHLİ VE 6651 SAYILI KURUL KARARI
1 Cevap
[…] maddesinin 2 nci fıkrasındaki tüm kriterlerin (karşı taraf, tutar ve ürün kriterlerinin) birlikte sağlanıyor olması şartı aranmaktadır. Yönetmeliğin 6 ncı madde 2 nci fıkrasındaki şartlardan KOBİ kredilerini ilgilendiren en […]