Bankaların Yönetim Kurulu Kararlarına İlişkin Düzenlemelere Bir Bakış
Bankaların yönetim kurulu kararlarına ilişkin düzenlemeler hem bankalar açısından özel nitelikte olan Bankacılık Kanunu hem de genel nitelikte olan Türk Ticaret Kanunu’nda yer alıyor. Bu yazımızda yönetim kurulu karar defterlerine ilişkin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve alt mevzuatında yapılan düzenlemeleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen yeni düzenlemeler çerçevesinde değerlendirdik.
KONUYLA İLGİLİ MEVZUAT
1- 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun ‘’Karar Defteri’’ başlıklı 28 inci maddesinde,
“Madde 28 — Yönetim kurulu, denetim komitesi ve kredi komitesi ile müdürler kurulu kararları, aralarında açıklık bırakılmamak ve satır aralarında çıkıntı olmamak şartıyla tarih ve numara sırasıyla 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun defterlerle ilgili hükümleri gereğince onaylanmış müteselsil sayfa numaralı ayrı birer deftere metnin doğruluğundan hiçbir şekilde şüpheyi davet etmeyecek şekilde günü gününe kaydedilir ve her kararın altı, üyeler tarafından karar tarihinden itibaren en geç bir ay içinde imza olunur. Kurulca belirlenecek usûl ve esaslar çerçevesinde, yıl sonlarında ciltlettirilmeleri kaydıyla karar defterleri yerine yaprakları noterce tasdikli ve müteselsil sıra numaralı ayrı kalamoza kullanılabilir.’’
hükmü bulunmaktadır.
Bankalar için özel kanun niteliğinde olan Bankacılık Kanunu’nda yönetim kurulu, müdürler kurulu, denetim komitesi ve kredi komitesi kararlarının tutulmasına ilişkin yapılan düzenlemede, Yönetim Kurulu kararlarının yanısıra denetim komitesi, müdürler kurulu ve kredi komitesi kararlarının da Türk Ticaret Kanunu’nun defterlerle ilgili hükümleri uyarınca onaması yapılmış bir deftere günü gününe kaydedileceği hüküm olunmuş ve kararların imzalanması için karar tarihinden itibaren bir aylık ilave süre tanınmıştır. Böylece, geçerliliği yazılıp imza edilmesi şartına bağlı olan kararlar için diğer şirketlerin aksine banka yönetim kurulu üyeleri için karar tarihinden itibaren 1 aylık ilave imza süresi bulunmaktadır. Ancak, burada Kanun maddesinin amacını aşan bir şekilde geniş yazıldığı düşünülmektedir. Çünkü Kanun maddesine göre her kararın altının üyeler tarafından imzalanması gerekmektedir. Bu yazım, üyelerin hazır bulunmadıkları toplantılarda alınan kararları dahi imzalamaları gerektiği şeklinde yorumlara sebebiyet verebileceğinden, ileri tarihlerde Bankacılık Kanunu’nda yapılacak bir değişiklikte maddede “üyelerin hazır bulundukları toplantılarda alınan kararları” ve/veya “katıldıkları kararları” imzalamalarının zorunlu olduğuna ilişkin bir düzeltme yapılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Bu Kanun hükmü uyarınca BDDK tarafından 01.11.2006 tarihli ve 26333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Bankaların Üst Yönetimine Atanacakların Bildirimi, Yemin ve Mal Beyanında Bulunulması ve Karar Defterlerinin Tutulmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’’in “Karar defterinin tutulması’’ başlıklı 11 inci maddesinde ise aşağıdaki düzenleme yapılmıştır.
“Karar defterinin tutulması
MADDE 11- (1) Banka yönetim kurulu, müdürler kurulu, denetim komitesi ve kredi komitesi kararları, aralarında açıklık bırakılmamak ve satır aralarında çıkıntı olmamak şartıyla tarih ve numara sırasıyla 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun defterlerle ilgili hükümleri gereğince onaylanmış müteselsil sayfa numaralı ayrı birer deftere metnin doğruluğundan şüpheye yer vermeyecek şekilde günü gününe kaydedilir ve her kararın altı, üyeler tarafından karar tarihinden itibaren en geç bir ay içinde imza olunur. Üyeler katılmadıkları kararları, muhalif kalma gerekçelerini belirtmek suretiyle imzalarlar.
(2) Karar defterlerinin Türkçe tutulması zorunludur.
(3) Birinci fıkrada belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde düzenlenecek ve imzalanacak kararlar, önceden notere tasdik ettirilmiş müteselsil sıra numaralı yapraklara yazıldıktan sonra ayrı bir kalamozada saklanabilir. Ancak, bu şekilde tutulan kararlara ilişkin yaprakların, yılın son günü alınan kararların da yazılı olduğu yaprakları kapsayacak şekilde en geç izleyen yılın Ocak ayı sonuna kadar ciltlettirilmesi zorunludur.’’
Kanun maddesine ilişkin Yönetmelik’te, Kanun’daki gerekliliklere ilaveten üyelerin katılmadıkları kararları muhalif kalma gerekçelerini belirtmek suretiyle imzalamalarına ilişkin ilave bir zorunluluk getirilmiş ve deftere yazdırılmadan, müteselsil sayfa numaralı yapraklara yazdırılarak kalamozada saklama şeklinde karar defteri tutulmasına ilişkin düzenleme yapılmıştır.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun karar defterleri ile ilgili 28 inci maddesine aykırılığın yaptırımı ise aynı Kanun’un 146-1-d bendinde düzenlenmiş olup, ilgili hükümlere aykırılık halinde 5.000 TL’den 15.000 TL’ye kadar idari para cezası uygulanması öngörülmüştür.
“Kuruluşlara ilişkin idarî para cezaları
Madde 146 — Kurul kararıyla ve gerekçesi belirtilmek suretiyle, bu Kanun kapsamındaki kuruluşlara, bu Kanunun;
…
- d) 28 inci madde hükümlerine aykırılık hâlinde, beşbin Yeni Türk Lirasından onbeşbin Yeni Türk Lirasına kadar,
…
idarî para cezası uygulanır. …’’
2- 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu
Bankalar bir ticari işletme olmaları sebebiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine de tabidirler. Türk Ticaret Kanunu, bankalar açısından Bankacılık Kanunu’na göre daha “genel nitelikte” bir kanun olmasına karşın, bu kanunda yönetim kurulu karar defterinin tutulması ve yönetim kurulu kararlarının alınmasına ilişkin daha özel nitelikte düzenlemeler yapılmıştır. Bu çerçevede, 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Yönetim Kurulu Kararlarına ilişkin yapılan düzenlemeler aşağıda yer almaktadır:
“Defter tutma yükümlülüğü
MADDE 64– (1) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.
…
(4) Pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterler de ticari defterlerdir.
…’’
“II – Defterlerin tutulması
MADDE 65– (1) Defterler ve gerekli diğer kayıtlar Türkçe tutulur. Kısaltmalar, rakamlar, harfler ve semboller kullanıldığı takdirde bunların anlamları açıkça belirtilmelidir.
(2) Defterlere yazımlar ve diğer gerekli kayıtlar, eksiksiz, doğru, zamanında ve düzenli olarak yapılır.
(3) Bir yazım veya kayıt, önceki içeriği belirlenemeyecek şekilde çizilemez ve değiştirilemez. Kayıt sırasında mı yoksa daha sonra mı yapıldığı anlaşılmayan değiştirmeler yasaktır.
(4) Defterler ve gerekli diğer kayıtlar, olgu ve işlemleri saptayan belgelerin dosyalanması şeklinde veya veri taşıyıcıları aracılığıyla tutulabilir. Defterlerin ve gerekli diğer kayıtların elektronik ortamda tutulması durumunda, bilgilerin saklanma süresince bunlara ulaşılmasının ve bu süre içinde bunların her zaman kolaylıkla okunmasının temin edilmiş olması şarttır. Elektronik ortamda tutulma hâlinde birinci ilâ üçüncü fıkra hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.’’
6102 sayılı TTK’nın 64 üncü maddesi ile yönetim kurulu karar defterleri de işletmelerin tutması gereken ticari defterler arasında sayılmış, 65 inci maddesi ile de ticari defterlerin tutulmasına yönelik genel hükümlere yer verilmiştir. Yönetim kurulu kararlarının alınmasında toplantı nisabı ve karar nisabını belirleyen hükümler ile toplantı yapılmadan alınacak yönetim kurulu kararlarına ilişkin düzenleme ise Kanun’un 390 ıncı maddesinde yapılmıştır.
“Kararlar
MADDE 390– (1) Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır. Bu kural yönetim kurulunun elektronik ortamda yapılması hâlinde de uygulanır.
(2) Yönetim kurulu üyeleri birbirlerini temsilen oy veremeyecekleri gibi, toplantılara vekil aracılığıyla da katılamazlar.
(3) Oylar eşit olduğu takdirde o konu gelecek toplantıya bırakılır. İkinci toplantıda da eşitlik olursa söz konusu öneri reddedilmiş sayılır.
(4) Üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararları, kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de verilebilir. Aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Onayların aynı kâğıtta bulunması şart değildir; ancak onay imzalarının bulunduğu kâğıtların tümünün yönetim kurulu karar defterine yapıştırılması veya kabul edenlerin imzalarını içeren bir karara dönüştürülüp karar defterine geçirilmesi kararın geçerliliği için gereklidir.
(5) Kararların geçerliliği yazılıp imza edilmiş olmalarına bağlıdır.’’
14.02.2011 tarihli ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 390 ıncı maddesinin 4 üncü fıkrasında toplantı yapılmaksızın yönetim kurulu kararı alınmasına ilişkin mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre daha detay bir düzenlemeye gidilmiş ve yönetim kurulu kararlarının, kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de verilebileceği, ancak, bu şekilde toplantısız olarak alınacak kararın geçerlilik kazanabilmesi için aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olmasının kararın geçerliliği için gerekli olduğu belirtilmiştir. Buna göre yönetim kurulu üyelerinden bazılarına öneri götürülüp diğerlerine götürülmemesi veya üyelere farklı öneriler götürülmesi yada önerinin kurul üyeleri dışındaki bir kişi tarafından yapılması durumunda karar geçerlilik kazanmayacaktır.
Dikkat edileceği üzere, Yeni TTK’nın toplantısız yönetim kurulu kararı için aradığı karar yeter sayısı, 390 ıncı maddenin birinci fıkrasındaki karar yeter sayısından ağırdır[1]. Zira, 390 ıncı maddenin birinci fıkrasında “yönetim kurulunun üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanması ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alması” öngörülmüş iken, toplantı yapılmaksızın alınan yönetim kurulu kararlarında “üye tam sayısının en az çoğunluğunun yazılı onayı”nın alınması şart koşulmuştur.
Örneğin; dokuz üyeli bir yönetim kurulu, Yeni TTK’nın 390 ıncı maddesinin birinci fıkrasına göre, beş üyenin katılımı ile müzakerede bulunup bu beş kişiden üçünün oyu ile karar alabiliyor iken, toplantı yapılmaksızın karar alınmak istenmesi durumunda üye tamsayısının en az çoğunluğu olan beş üyenin yazılı onayı ile karar alınabilecektir.
Yeni TTK’nın toplantısız yönetim kurulu kararı alınmasına ilişkin bu düzenlemesi ile esasında Eski TTK’nın 330 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Azalardan biri müzakere talebinde bulunmadıkça idare meclisi kararları, içlerinden birinin muayyen bir hususa dair yaptığı teklife diğerlerinin yazılı muvafakatleri alınmak suretiyle de verilebilir.” tekrarı olmakla birlikte, eski düzenlemede toplantısız olarak alınan kararlarda tüm üyelerin olumlu onaylarının olması gerektiği yönündeki düzenleme, karar nisabının en az üye tam sayısının çoğunluğuna indirilmesi şeklinde yeniden düzenlenmiştir (Eski Kanun’da toplantısız olarak alınan kararlar için tüm üyelerin yazılı muvafakatleri öngörülmüş iken yeni Kanun’da üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı muvafakati yeterli görülmüştür). Böylece, bir önerinin elden dolaştırılarak karar alınmasında karar nisabı belirlenerek uygulamadaki tartışmalara son verilmiş, yine imzaların aynı kâğıtta olmasına gerek bulunmadığı ifade olunarak konu eski TTK’ya kıyasla açıklığa kavuşturulmuştur.
Türk Ticaret Kanunu’nun 64 üncü maddesi 4 üncü fıkrası hükmü uyarınca Yönetim Kurulu Karar Defteri de ticari defter sayılmıştır. Kanun’un 64 üncü maddesi uyarınca Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı tarafından 19.12.2012 tarihli ve 28502 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Ticari Defterlere İlişkin Tebliğ’’in “Yönetim Kurulu Karar Defteri’’ başlıklı 10 uncu maddesinde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.
“Yönetim kurulu karar defteri
MADDE 10 – (1) Yönetim kurulu karar defteri, anonim şirketlerde yönetim kurulunun, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde yöneticinin veya yöneticilerin şirket yönetimi ile ilgili olarak aldığı kararların yazılacağı ciltli ve sayfa numaraları teselsül eden defterdir.
(2) Karar defterindeki kayıtların en az aşağıdaki bilgileri içermesi şarttır:
a) Karar tarihi,
b) Karar sayısı,
c) Toplantıda hazır bulunanlar,
ç) Kararın içeriği,
d) Üyelerin imzaları.
(3) Kararın, üyelerden birinin yaptığı öneri üzerine diğerlerinin yazılı onayı ile veya bazı üyelerin elektronik ortamda katılması suretiyle alındığı durumlarda bu husus ayrıca belirtilir.
(4) Kararın, üyelerden birinin yaptığı öneri üzerine diğerlerinin yazılı onayı ile alınması halinde imzaların bulunduğu kâğıt veya kâğıtlar karar defterine yapıştırılır.
(5) Kararların bütün üyelerin toplantıya elektronik ortamda katılması ve güvenli elektronik imza ile alınması halinde kararın güvenli elektronik imza ile imzalandığını belirten ifadenin karar metninde yer alması ve alınacak fiziki kararın deftere yapıştırılması şarttır.
(6) Kararın bazı üyelerin fiziki ortamda bazı üyelerin ise elektronik ortamda toplantıya katılması suretiyle alınması halinde ise karar metninde fiziki ortamda katılanların imzaları ile elektronik ortamda katılanların güvenli elektronik imza ile kararı imzaladıkları belirtilir ve fiziki karar metni karar defterine yapıştırılır.
(7) Yönetim kurulu toplantılarına elektronik ortamda katılım sağlanması halinde elektronik kayıtlar Kanunun 65 inci maddesi uyarınca güvenli bir şekilde saklanır.
(8) Bir önerinin veya önerilerin ıslak imza ile imzalanması şeklinde alınan kararlar Kanunun 390 ıncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca karar defterine yapıştırılır; aksi halde karar geçersizdir.
(9) Her yönetim kurulu üyesi alınan karara ilişkin muhalefetinin bir şerh ile karar metnine geçirilmesini isteyebilir. Üyelerin şerh yazma talebi hiçbir sebeple reddedilemez; şerh yazılmasına engel olunamaz. Şerh, sahibi dışında hiç kimse tarafından değiştirilemez.’’
Yürürlükten kalkan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 330 uncu maddesinde yer alan “toplantı zabıtlarının hazır bulunan azalar tarafından imzalanması ve karara muhalif kalanlar varsamuhalefet sebeplerinin zapta yazılması ve rey sahibi tarafından imzalanması lazımdır’’ hükmüne Yeni Kanun’da bu hükmün karşılığı olan 390 ıncı maddede yer verilmediği görülmektedir. Bunun yerine, “Ticari Defterlere İlişkin Tebliğ”in 10 uncu maddesinde “her yönetim kurulu üyesi alınan karara ilişkin muhalefetinin bir şerh ile karar metnine geçirilmesini isteyebilir. Üyelerin şerh yazma talebi hiçbir sebeple reddedilemez; şerh yazılmasına engel olunamaz. Şerh, sahibi dışında hiç kimse tarafından değiştirilemez.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilerek üyelerin karar muhalefete ilişkin şerhlerinin istedikleri takdirde karar metnine geçirilmesine imkan tanınmıştır.
Yönetim Kurulu Karar defterinin de içinde bulunduğu ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulmaması durumunda Türk Ticaret Kanunu’nun 562 nci maddesinde 4.000 TL idari para cezası öngörülmüştür.
“Suçlar ve cezalar
MADDE 562–
(1) Bu Kanunun;
a) 64 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci veya üçüncü cümlesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyenler,
b) 64 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca belgelerin kopyasını sağlamayanlar,
c) 64 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli onayları yaptırmayanlar,
d) 65 inci maddesine uygun olarak defterlerini tutmayanlar,
…
dörtbin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılır.’’
3- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İmzanın tanımına ilişkin olarak ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 15 inci maddesinde aşağıdaki hüküm bulunmaktadır.
“İmza
MADDE 15- İmzanın, borç altına girenin el yazısıyla atılması zorunludur. Güvenli elektronik imza da, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğurur.
İmzanın el yazısı dışında bir araçla atılması, ancak örf ve âdetçe kabul edilen durumlarda ve özellikle çok sayıda çıkarılan kıymetli evrakın imzalanmasında yeterli sayılır.
Usulüne göre onaylanmadıkça veya imza ettikleri sırada metnin içeriğini bildikleri ispat edilmedikçe, görme engellilerin imzaları onları bağlamaz.’’
4- BDDK’NIN KONUYLA İLGİLİ KURUL KARARLARI VE YAZILARI
4.1- Yapıştırma Usulü Defter Tutulması Hakkında BDDK Kararı
BDDK tarafından alınan 15.05.2008 tarihli ve 2602 sayılı Kurul Kararı’nda, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 28 inci maddesinde yıl sonlarında ciltlettirilmeleri kaydıyla kalamoza şeklinde tutulacak karar defterleri için öngörülen, yapraklarının noter tasdikli ve müteselsil sıra numaralı uygulamasında olduğu gibi, yapıştırma usulü ile tutulacak karar defterlerinin yanı sıra bu sayfalara yapıştırılacak yaprakların da ayrıca noter tasdikli ve müteselsil sayfa numaralı olmasına ve aksi uygulamalarda bulunulması halinde 5411 sayılı Kanun’un 146-1-d bendi çerçevesinde işlem tesis edilmesine karar verilmiştir.
4.2- Tüm Kararlardan Kararda İmzası Bulunmasa Dahi Yönetim Kurulu Üyelerinin Haberdar Edilmesi Hakkında BDDK Kararı
BDDK’nın 26.05.2008 tarih ve 7139 sayılı yazısı ile Türkiye Bankalar Birliği (TBB)’ne bildirilen 15.05.2008 tarih ve 2610 sayılı kararı ile, bankalar tarafından,
– Alınacak yönetim kurulu kararına ilişkinin önerinin tartışmaya mahal vermeyecek şekilde bütün yönetim kurulu üyeleri tarafından görülmesinin sağlanmasına,
– Alınan her yönetim kurulu kararından, kararda imzası bulunmasa dahi bütün üyelerin haberdar edilmesine ve alınan kararların birer örneğinin bütün üyelere iletilmesinin sağlanmasına,
– Gerekli durumlarda ve denetimlerde önerge ve kararların üyeler tarafından görüldüğünü tevsik edici tedbirlerin alınmasına
karar verildiği belirtilmiştir.
4.3- Yönetim Kurulu Toplantı Tutanağı Tutulması Hakkında BDDK Kararı
BDDK’nın 08.06.2010 tarih ve 11474 sayılı yazısı ile TBB’ye bildirilen 03.06.2010 tarih ve 3704 sayılı Kararı ile; banka uygulamalarında asgari unsurlarda yeknesaklığın sağlanmasını teminen, yönetim kurulu toplantılarına ilişkin müzakerelerin manyetik teyp, video, kaset, telekonferans kayıtları gibi yollarla kayıt altına alınmasının mümkün bulunduğu; ancak, kurumsal yönetim, şeffaflık, açıklık ve hesap verebilirlik ilkelerinden hareketle, asgari olarak yönetim kurulu toplantılarında açıklanan oy ve görüşlerin tam ve net olarak anlaşılmasını sağlayacak hususların toplantı tutanağına bağlanmasının gerekli görüldüğü konusunda tüm bankalara duyuru yapılmasına karar verildiği belirtilmiştir.
4.4- Kararların Türkçe Tutulması ve Yabancı Yönetim Kurulu Üyelerinin Kararları İmzalarken Uyacakları Usule İlişkin BDDK Yazısı
BDDK tarafından TBB’ye gönderilen 23.10.2009 tarih ve 19336 sayılı yazıda, yabancı uyruklu üyelerin görev aldığı Yönetim Kurulu ve komitelerde yaşanan sorunlara değinilerek Türk Ticaret Kanunu uyarınca karar defterlerinin Türkçe tutulması zorunluluğundan bahisle BDDK tarafından ve diğer kamu otoritelerince yapılacak denetimlerde Türkçe tutulması zorunlu olan defterlerdeki kararların esas alınacağı; ileride oluşabilecek muhtemel ihtilafların önlenebilmesini teminen yönetim kurullarında, müdürler kurullarında ve bu bağlamda denetim ve/veya kredi komitelerinde yabancı uyruklu üyelerin görev yaptığı bankalarda, söz konusu kurullarca veya komitelerce alınacak kararlara ilişkin metinlerin altına ‘’yabancı uyruklu üye veya üyelere (ad, soyad ve unvanları belirtilerek) ilgili karar metni içeriğinin kendi lisanlarında da okunduğunu ve muhalif görüşleri var ise bunların karar ekinde veya altında yer aldığını, muhalif görüşleri yok ise de mutabık kalındığını’’ anlatan ibareler konulmasının uygun olacağı belirtilmiştir.
DEĞERLENDİRME
5411 sayılı Bankacılık Kanunu bankalar açısından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre daha özel nitelikte bir kanun olmasına karşın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu toplantıları, kararların alınması ve defterlerin tutulmasına ilişkin daha özel düzenlemeler getirmektedir. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren Yeni TTK, elektronik ortamda yönetim kurulu yapılması gibi yenilikler getirmiş, toplantısız olarak alınacak yönetim kurulu kararlarında karar nisabı ve geçerlilik şartına ilişkin ve karar defterlerinin tutulmasına ilişkin yeni düzenlemeler getirmiştir.
Aynı anda aynı olayı düzenleyen biri genel diğeri özel iki ayrı kanun yürürlükte bulunduğu takdirde, eğer önceki kanun genel yeni kanun özel ise, bu takdirde olaya özel olan yeni kanun hükümleri uygulanmalıdır. Şayet, önceki kanun özel yeni kanun genel ise bu durumda da kanun koyucunun genel yasayı çıkarırken hangi amacı taşıdığına bakmak gerekecektir. Yasa koyucu önceki tarihli özel kanunla düzenlenen hususlarda yeni bir bakış açısıyla sonraki tarihli genel kanunla bir değişiklik öngördüğü takdirde olaya sonraki tarihli genel kanunun uygulanması gerekecektir. Konuya Genel Kanun, Özel Kanun normları açısından bakıldığında, kanun koyucunun 6102 sayılı Kanunla getirdiği düzenlemelerle konuya yeni bir bakış açısı kazandırması sebebiyle ve yönetim kurulu kararlarına ilişkin TTK’da daha detaylı düzenlemeler yapılması sebebiyle TTK hükümlerinin uygulamada öncelik kazanacağı düşünülebilecektir.
Öte yandan, Yeni TTK’nın 210 uncu maddesinde, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı dışındaki kurum ve kuruluşlara ticaret şirketlerine ilişkin olarak ancak kendilerine kanunla tanınan yetkinin sınırları içinde kalmak şartıyla ve öngörülen amaç, konu ve şekle tabi olarak düzenleme yapma yetkisi tanınmıştır.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığının düzenleme ve denetleme yetkisi
MADDE 210– (Değişik: 26/6/2012-6335/13 md.)
(1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bu Kanunun ticaret şirketlerine ilişkin hükümlerinin uygulamasıyla ilgili tebliğler yayımlamaya yetkilidir. Ticaret sicili müdürlükleri ve şirketler bu tebliğlere uyarlar. Ticaret şirketlerinin, bu Kanun kapsamındaki işlemleri, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı denetim elemanları tarafından denetlenir. Bu denetimin ilkeleri ve usulü ile denetime tabi işlemler Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle düzenlenir.
(2) Diğer bakanlık, kurum, kurul ve kuruluşlar, ancak kendilerine kanunla tanınan yetkinin sınırları içinde kalmak şartıyla ve öngörülen amaç, konu ve şekle tabi olarak şirketlere ilişkin düzenlemeler yapabilir.”
Bu kapsamda, Bankacılık Kanunu’ndaki her kararın altı üyeler tarafından karar tarihinden itibaren en geç bir ay içinde imzalanır şeklinde yapılan düzenleme, yeni TTK’nın elektronik ortamda yapılacak yönetim kurulları ile toplantısız olarak alınacak yönetim kurulu kararlarına ilişkin yaptığı düzenlemeler çerçevesinde çok genel nitelikte kalmıştır. Bankacılık Kanunu’ndaki maddenin ve maddenin uygulamasına açıklık getiren Yönetmelik’teki hükmün mevcut yazımı üyelerin hazır bulunmadıkları toplantılar dahil alınan her kararı imzalamaları gerektiği ya da toplantısız alınan kararlarda dahi tüm üyelerin imzasının bulunması zorunluluğunun aranacağına dair çeşitli tereddütleri ortaya çıkarabilecek niteliktedir. Her ne kadar bu tereddütler 6102 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemeler ışığında çözülebilecek nitelikte olsa da ilgili BDDK Yönetmeliği’nin yeni TTK düzenlemeleri çerçevesinde gözden geçirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Bu çerçevede, ilgili BDDK Yönetmeliği’nde yapılacak bir değişiklik ile bu konunun yanısıra BDDK’nın çeşitli tarihlerde banka yönetim kurulu karar defterlerinin tutulması ve kararların alınmasına ilişkin kurul kararları ve muhtelif yazıları ile yaptığı düzenlemelerin de Yeni TTK hükümleri uyarınca tekrar gözden geçirilerek Yönetmeliğe derc edilebileceği düşünülmektedir.
Saygılarımızla,
ProCompliance
KAYNAKÇA
[1] Yeni Türk Ticaret Kanununa Göre Anonim Şirket Yönetim Kurulu Toplantıları, Soner Altaş – Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi, Mali Çözüm, Kasım-Aralık 2011, İSMMMO Yayını, http://archive.ismmmo.org.tr/docs/malicozum/108malicozum/4%20soner%20altas.pdf adresinden 23.12.2015 tarihinde erişildi.